Nowadays, along with the developments in technology and communication, international armed conflicts are transmitted to the public through live broadcasts from the conflict zone. This is achieved through journalists working in that region. However, journalists can be the target of attacks when they are carrying out this difficult task. For this reason, the protection of journalists and media tools in the armed conflict area is important. Two types of journalists work in the armed conflict areas: war correspondents and journalists engaged in dangerous professional missions. War correspondents, in the 1949 Geneva Conventions, regulated only in terms of injury, illness, casualties and captivity. It is foreseen that these people will be given prisoner of war status when they are captured. No arrangement has been made in the Geneva Conventions with regard to the task that journalists are performing. In Additional Protocol I of 1977, journalists engaged in dangerous professional missions were considered civilian unless they were directly involved in the conflict. Today, however, it is argued that these regulations are inadequate due to the changing conditions of conflict. Accordingly, the protection of journalists in international armed conflict are discussed through either the different interpretations of existing regulations or the definitions of new journalists. The humanitarian law in force, as a rule, accepts media instruments as civil property. Increasingly diversified, along with evolving communication technology, the issue of protecting media tools has been updated. In the present work, the protection of journalists and media objects in terms of humanitarian law will be addressed regarding the existing regulations, contents and new definitions, opinions and recommendations.
International humanitarian law armed conflict journalists media objects
Günümüzde, teknoloji ve iletişimde yaşanan gelişmeler sayesinde uluslararası silahlı çatışmalar, çatışma bölgesinden neredeyse canlı yayınla kamuoyuna ulaştırılmaktadır. Bu durum o bölgede çalışan gazeteciler sayesinde gerçekleştirilmektedir. Ancak gazeteciler bu zor görevi yerine getirirken saldırıların hedefi olabilmektedir. Bu nedenle silahlı çatışma bölgesinde çalışan gazetecilerin ve medya araçlarının korunması önem taşımaktadır. Silahlı çatışma bölgelerinde iki tür gazeteci görev yapmaktadır: Savaş muhabiri ve tehlikeli profesyonel görevlerde bulunan gazeteciler. Savaş muhabirleri, 1949 Cenevre Sözleşmeleri’nde sadece yaralanma, hastalanma, kazazede olma ve esir düşme hali açısından düzenlenmiş, yakalandığında bu kişilere savaş esiri statüsü verileceği öngörülmüştür. Cenevre Sözleşmeleri’nde gazetecilerle ilgili, yerine getirdiği görev açısından bir düzenleme yapılmamıştır. 1977 tarihli Ek I. Protokol, silahlı çatışma bölgelerinde tehlikeli profesyonel görevlerde bulunan gazeteciler çatışmalara doğrudan katılmadıkça sivil olarak kabul edilmiştir. Ancak günümüzde değişen çatışma şartları yüzünden bu düzenlemelerin yetersiz kaldığı ileri sürülmektedir. Buna bağlı olarak ya mevcut düzenlemelerin farklı yorumları veya yeni gazeteci tanımları ile uluslararası silahlı çatışmalarda gazetecilerin korunması konusu tartışılmaktadır. Yürürlükteki insancıl hukuk kuralları, medya araçlarını kural olarak sivil mal olarak kabul etmektedir. Gelişen iletişim teknolojisi ile birlikte sayısı artan ve çeşitlenen medya araçlarının korunması konusu da güncelliğini korumaktadır. İşbu çalışmada insancıl hukuk açısından gazetecilerin ve medya araçlarının korunması ile ilgili mevcut düzenlemeler ve içerikleri ile yeni tanımlama, görüş ve önerileri ele alınacaktır.
Uluslararası insancıl hukuk silahlı çatışma gazeteciler medya araçlar
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 15, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |
Ankara Barosu Dergisi TÜHAS atıf sistemini benimsemektedir.