As part of the measures taken due to the Covid-19 infection,
which has been declared as a pandemic by WHO (World Health Organization),
most of the interpersonal relations have been transferred to the
electronic environment. Quarantine application, which obstructs our social
relations in environments with flexible schedules, has enabled the use of
electronic signature more widely. It has started to have an impact in our
lives with the Electronic Signature Law No.5070 dated 15.01.2004. The
written procedures in electronic form have the potential to bring in a new
dimension to fraud crimes. The matter of identification of the person who
carries out the transition is included in the units that are dealing with the
field of cybercrime. Article no.210 of the CPL contains the provision stating;
“in case of a denial of a data created with a secure electronic signature,
if no conclusion is reached by the judge after the party has been heard denying
the data, an expert investigation is to be applied.” (Civil Procedures
Law, Article no:210) While the Code of Civil Procedure No.1086 was in
force, in case of a denial of a secure electronic signature, since there was no
explicit provision indicating this matter, the signature was to be investigated
in accordance with Article no. 308 of the Code of Civil Procedure. The
use of e-signature in public spaces are like; applications for KPSS, YDS,
ALES, health practices, tax payments, electronic statements and passport
applications. In this study, it is aimed to draw attention to the importance in
the forensic science of electronic signature which has a place in our daily
lives and also has an increasing usage due to the pandemic.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen Covid-19 enfeksiyonu
nedeni ile alınan tedbirler kapsamında kişiler arası ilişkilerin büyük
bir bölümü elektronik ortama taşınmıştır. Sosyal ilişkilerimize engel
getiren karantina uygulaması, esnek mesai sistemi ile çalışılan ortamlar
elektronik imzanın daha yaygın bir şekilde kullanılmasına neden olmuştur.
15.01.2004 tarihli 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile yaşamımıza
girmiştir. Elektronik ortamda yapılan yazılı işlemler sahtecilik suçlarına
yeni bir boyut kazandırma potansiyeline sahiptir. Yapılan işlemi yürüten
kişinin kimliklendirmesi sorunu siber suç alanında görev yapan birimlerin
alanına dâhil olmuştur. HMK’nın 210. maddesi; “güvenli elektronik imzayla
oluşturulmuş verinin inkârı hâlinde, hâkim tarafından veriyi inkâr
eden taraf dinlendikten sonra bir kanaate varılamamışsa, bilirkişi incelemesine
başvurulur.” hükmünü içermektedir. (Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
Madde:210) .1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (“HUMK”)
yürürlükte iken bu hususta açık bir hüküm bulunmadığından, güvenli
elektronik imzanın inkârı durumunda HUMK’nın 308. Maddesi uyarınca
imza incelenmekteydi. Kamusal alanda e-imzanın kullanım alanları; KPSS,
YDS, ALES gibi başvurular, sağlık uygulamaları, vergi ödemeleri, elektronik
beyannameler, pasaport başvurularıdır. Bu çalışmamızda günlük yaşantımızda
yeri olan ve pandeminin etkisi ile kullanımı artan elektronik
imzanın adli bilimlerdeki önemine dikkat çekilmesi amaçlanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Computer Forensics |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 11, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 1 |