Hızlı
nüfus artışı ile birlikte yerleşim yerlerindeki düzensiz ve plansız gelişmeler
de afet zararlarını artırmaktadır. Afet zararlarının azaltılması ve afetlerin
önlenmesi ancak çok disiplinli bir yaklaşımla uygulanacak afet risk yönetimi
ile mümkün olabilecektir. Tehlikelerin ve risklerin belirlenmesi, arazi
çalışmaları, tehlike ve risk haritalarının hazırlanması, farklı kökenli
afetlere ilişkin erken uyarı sistemlerinin kurgulanması, önlem tekniklerinin ve
önlem yapılarının belirlenmesi çoğunlukla mühendislik çalışması
gerektirmektedir. Mühendislik temel alanı ve özellikle, Yer Bilimleri (Jeoloji
Mühendisliği) ayrıca, Meteoroloji Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Maden
Mühendisliği, Jeofizik Mühendisliği, Çevre Mühendisliği gibi branşların yanı
sıra, sosyal bilimler alanında, coğrafya, kamu yönetimi, antropoloji,
sosyoloji, psikoloji vb. alanlardaki uzmanların da sürece katılmaları
gerekmektedir. Afet risk yönetimi çalışmaları, sosyal boyutu ihmal edilen ve
çok disiplinli yaklaşımdan yoksun Afet Risk Yönetimi süreçlerinin başarılı
olamayacağını göstermektedir.
Bu bağlamda, farklı afet türleri ve afet
yönetiminin farklı evreleri için ileri seviyede teorik bilgi ve pratik
beceriler kazanmış farklı alanlarda uzman ekiplerin sürece dahil edilmesi
gerekmektedir. Son çalışmalar disiplinlerarası çalışmaların da bazı durumlarda
yetersiz kaldığını, sürece akademinin yanı sıra; sivil toplum kuruluşlarının ve
özel sektörün katılımının da sağlanması gerektiğini, afet risk yönetimi
sürecinde transdisipliner yaklaşımların önemini vurgulamaktadır.
Along with rapid population growth, irregular and
unplanned developments in settlements also increase disaster losses. Reducing
disaster risks and preventing disasters will only be possible through
successful disaster risk management, which will be implemented with a
multidisciplinary approach. Determination of hazards and risks, field trials,
preparation of hazard and risk maps, construction of early warning systems for
disasters of different origins, determination of prevention techniques often
requires engineering works. In addition to branches such as Earth Sciences
(Geological Engineering), Meteorological Engineering, Civil Engineering, Mining
Engineering, Geophysical Engineering and Environmental Engineering as well as
geography, public administration, anthropology, sociology, psychology etc. in
the field of social sciences should be included in the process. The studies
show that disaster risk management processes, which lack the social dimension
and lack a multidisciplinary approach, cannot be successful.
In this context,
it is necessary to incorporate specialist teams in different areas that have
gained theoretical knowledge and practical skills in advanced level for
different disaster types and different stages of disaster management. Recent
studies have also shown that interdisciplinary studies are inadequate in some
cases; non-governmental organizations and private sector participation must be
ensured, and the importance of transdisciplinary approaches in the disaster
risk management process is emphasized.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 11, 2018 |
Acceptance Date | May 9, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 1 Issue: 1 |