İman konusu, iman ile amel arasındaki ilişki ve bu ilişkinin kişiye mümin olma vasfı kazandırmada oynadığı rol ilk dönem kelami tartışmaların en mühim ve en başta gelen ana meselerinden biridir. Özellikle Hz. Osmanın şehit edilmesi ile başlayan bu süreçte günah veya büyük günah işleyen müminin durumunun ne olacağı, bu durumda ki bir kişinin mümin mi, kafir mi ya da fasık mı olduğu meselesi çokça tartışılmış ve belkide İtikadi mezheplerin teşekkülünde en önemli ana problem olarak yer almıştır. İçinde yaşadığımız bu yüzyıl, insanoğluna sunduğu bir çok imkânla insanlığa mutluluk vaat etmektedir. Fakat mutluluk arayışına bir cevap olarak sunulan şeylere ve elindeki tüm imkânlara rağmen çağımız insanının mutlu olduğu, maddenin onu mesut ve bahtiyar ettiği de söylenemez. Günümüzde, ruhsal bunalımların ve intihar vakalarının yoğun biçimde yaşanması bunun en önemli kanıtıdır. Daha çok hayatın maddi boyutuna tekabül eden bu imkânlar ne yazık ki inanma, bu inanmanın bir gereği olarak işlenen salih amellerin kişiye ve topluma sağladığı maddi-manevi faydaların önüne geçmektedir. Çalışmamızda, başta Eş’ari kelamcıların iman-amel ilişkisi, iman-amel ilişkisinin insana etkileri ve salih konuları ele almanın yanı sıra diğere ekollerin görüşlerinede yer verilerek Eşarilik ile diğer mezhepler arasında karşılaştırma yapılarak tahlil yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 10 |