Cyprus is an island that has always maintained its importance and has an significant place for Türkiye in terms of political, social, cultural and economic aspects. The Cyprus issue, on the other hand, is one of the important areas of Turkish foreign policy as a topic that has kept its time. With the Treaty of Lausanne signed on July 24, 1923, the sovereignty of Cyprus was left to England, and therefore, the Cyprus issue was kept aside for a while as an issue whose political status was determined and resolved. The island received special attention during Atatürk period, but after this periodmwas not on the agenda of Turkish foreign policy for a certain period of time, and it gained legitimacy in Turkish politics only in the 1950s. During this period, a special effort was made in order not to break cultural and social ties with the Turkish Cypriot community living in the island. Especially in the first phase of Turkish foreign policy, called the Atatürk period, a sensible and reponsive policy has been followed towards Cyprus and the Turkish Cypriot community. The Turkish Cypriot community was closely interested in the Republic of Türkiye, which was established on 29 October 1923, and the benefits of this new republic, and they especially implemented Atatürk’s principles and reforms in almost every field. In the light of these developments, especially the Turkish Cyprus political life has entered a new period, Kemalist approaches were developed even under the pressure of the British administration, and ideologies shaped in this regard have had a say in Cyprus politics. In this study, the radical changes created by the Turkish foreign policy of the Atatürk period in the Turkish Cyprus political life and the permanent traces it left on the Turkish Cyprus political life will be evaluated. The study was evaluated in line with archival documents and other sources obtained by source scanning method.
Kıbrıs, her dönem önemini korumuş bir ada olarak Türkiye için siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik açılardan önemli bir yere sahiptir. Kıbrıs sorunu ise güncelliğini korumuş bir konu olarak Türkiye dış politikasının önemli alanlarından biridir. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile Kıbrıs’ın egemenliği İngiltere’ye bırakılmış ve böylece siyasi statüsü belirlenen ve çözüme kavuşturulan bir konu olarak Kıbrıs sorunu bir süre kenarda bekletilmiştir. Atatürk döneminde özel ilgi gösterilen ada, bu dönemden sonra belli bir süre Türk dış politikasının gündeminde yer almamış ve ancak 1950’li yıllarda Türkiye siyasetinde meşruluk kazanmıştır. Bu süre zarfında burada yaşayan Kıbrıs Türk toplumu ile kültürel ve sosyal bağların koparılmaması için özel bir çaba sarfedilmiştir. Özellikle Atatürk dönemi olarak adlandırılan Türk dış politikasının ilk ayağında, Kıbrıs ve Kıbrıs Türk toplumuna karşı hassas ve duyarlı bir politika izlenmiştir. Kıbrıs Türk toplumu 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve bu yeni cumhuriyetin getirileriyle yakından ilgilenmiş, özellikle Atatürk ilke ve inkılaplarını hemen hemen her alanda uygulamaya koymuşlardır. Bu gelişmeler ışığında özellikle Kıbrıs Türk siyasal hayatı yepyeni bir döneme girmiş, İngiliz yönetiminin baskısı altında dahi olsa Atatürkçü yaklaşımlar geliştirilmiş ve bu doğrultuda şekilllenen ideolojiler Kıbrıs siyasetinde söz sahibi olmuştur. Bu çalışmada Atatürk dönemi Türk dış politikasının Kıbrıs Türk siyasal hayatında yarattığı köklü değişiklikler ve Kıbrıs Türk siyasal hayatına bıraktığı kalıcı izler değerlendirilecektir. Çalışma, Kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 10 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: Cumhuriyet Özel Sayısı |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.