Tarihin başlangıcından itibaren insan hayatında var olan deri, köklü geçmişe sahip hammaddelerden biridir. Benzersiz fiziksel özellikleri, onu çeşitli ürünlerin üretimi için ideal hale getirmiştir. Hayvanlardan elde edilen derinin tamamı protein kolajeninden oluşmaktadır. Bu hayvansal ürünün yapısal dayanımı ve esnekliğine rağmen, çevresel faktörler (ışık, ısı, bağıl nem, atmosferik kirleticiler), biyolojik etkenler (bakteri, mantarlar, böcekler, küfler), doğal afetler vb. nedenlerle deri yaşlanma ve bozulmaya maruz kalır. Tarihi derinin özelliklerinin tanımlanması, arkeologlar ve koruma bilim adamları için zorluklar yaratmaktadır. Konservatörler genellikle doku, renk, esneklik ve analiz edilecek numunenin şeklindeki değişikliklere odaklanan görsel bir değerlendirmeye dayanarak deri nesneyi karakterize etmektedir. Ancak derinin tabaklanması, kullanımı ve deride oluşan bozulmalar birçok hayvan derisinin görünümünü değiştirebilmektedir. Bu değişime rağmen çeşitli arkeometrik analiz yöntemleri kullanılarak; tanen, kıl kökü deseni, kolajen lif yapısı tanımlanabilmektedir. Ayrıca derinin kullanıldığı nesnenin türü de deri hakkında yönlendirici bilgiler vermektedir.
Kültürel mirasın korunmasında; bilim ve teknoloji, kültürel objeyi oluşturan malzemelerin karakterizasyonu, teşhisi, yeni koruma tekniklerinin geliştirilmesi ve önleyici koruma kapsamında uygun çevresel koşulların oluşturulabilmesi önemli bir rol oynamaktadır. Çalışmanın amacı, deri restorasyonu alanında çalışan araştırmacılara; derinin tanımlanması, eserin durumu hakkında bilgi edinilmesi, teşhisin konulabilmesi ve esere uygulanacak koruma yöntemlerinin belirlenebilmesi için kullanılan arkeometrik analizler hakkında bilgi vermektir. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmalar incelenmiş; eserin ne olduğu, nasıl bir malzeme ve teknikle üretildiği ne amaçla yapıldığı ne zaman yapıldığı ve korunmuşluk durumu gibi sorulara hangi arkeometrik analizler kullanılarak cevap verilebileceği hakkında araştırmalar yapılmıştır. Arkeometrik analizleri yapmak bir konservatörün işi değildir. Fakat bir konservatörün eser hakkında karar verebilmesi için hangi arkeometrik analizi kullanması gerektiğini bilmesi ve çıkan sonuçları değerlendirebilmesi gerekmektedir.
Leather, which has existed in human life since the beginning of history, is one of the raw materials with a long history. Its unique physical properties have made it ideal for the production of various products. All of the leather obtained from animals consists of the protein collagen. Despite the structural strength and flexibility of this animal product, environmental factors (light, heat, relative humidity, atmospheric pollutants), biological factors (bacteria, fungi, insects, molds), natural disasters, etc. The skin is subject to aging and deterioration for reasons. Defining the features of historical leather creates challenges for archaeologists and conservation scientists. Conservators characterize the skin object, usually based on a visual assessment focusing on changes in texture, color, flexibility, and shape of the sample to be analyzed. However, tanning, use, and deterioration of the skin can change the appearance of many animal skins. Despite this change, using various archeometric analysis methods; tannin, hair root pattern, collagen fiber structure can be defined. In addition, the type of the object in which the leather is used gives guiding information about the leather.
In the protection of cultural heritage; science and technology, characterization, diagnosis of materials that make up the cultural object, the development of new conservation techniques, and the creation of appropriate environmental conditions within the scope of preventive protection play an important role. The aim of the study is to provice researchers working in the field of skin restoration; with necessary information about the definition of the skin, obtaining information about the status of the work, making the diagnosis, and determining the protection methods to be applied to the work. Studies on this subject were reviowed, and researches were conducted about proper archeometrical analysis to be employed to answer questions, including quality and deetails of the work, and material and technique used to produce it. Archaeometry analysis is not what a conservatory is supposed to do. However, a conservatory needs to know which archeometric analysis to use to make a decision about the work and evaluate the results.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 30, 2021 |
Submission Date | May 15, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 15 Issue: 27 |
Submission of articles for the January 2025 issue of Akdeniz Art (volume: 19 issue: 35) will take place between October 1 st to 15 th , 2024.