Türkiye Cumhuriyeti, kurulduktan sonra pek çok alanda inkılâplar yapmış ve bu inkılâpların büyük bir çoğunluğunu eğitim alanında gerçekleştirmiştir. Eğitimden uzak kalan köylülerin de eğitim hizmetlerinden faydalanabilmesi için çalışmalara başlanmıştır. Yapılan denemelerin ve edinilen tecrübelerin sonucunda 17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri Hasan-Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulmuştur. Enstitüler, iş içinde eğitim ilkesiyle üretim odaklı hareket eden kurumlar olmuşlardır. Enstitülerdeki üretim odaklı iş ve çalışmalar, Enstitülerin ve halkın ihtiyaçlarını giderecek nitelikte planlanıp ve yürütülmüştür. Küme çalışma sistemi, öğrencilerin her işe dâhil edilmesini sağlarken, aynı zamanda Enstitülerin yönetimini ve işlerin sistematik bir şekilde yürütülmesini kolaylaştırmış, öğrencilerin birlik içinde çalışmalarını desteklemiştir. Küme çalışmaları sayesinde, Enstitülerin bir diğer eğitim anlayışı olan imece yöntemi başarılı bir şekilde yürütülmüştür. İmece ruhuyla iş ve çalışmalarını yürüten Enstitüler, iş birliğine dayalı eğitim anlayışıyla kendi ihtiyaçlarını gidererek devletin maddi yükünü ciddi oranda hafifletmiştir. Aynı zamanda Enstitüler kendi ihtiyaçlarını giderecek iş ve üretimleri yapmakla yetinmeyip diğer Enstitülere ve çevresindeki halka yardım etmiştir. Enstitülerde öğrenciler imece yoluyla binalarını kendileri inşa etmiş, elbiselerini kendileri dikmiş, yiyeceklerini kendileri yetiştirmiştir. Bu kurumlar binaların yapımında ve yetiştirdikleri tohumların, fide ve fidanların diğer Enstitülerle paylaşılmasında birbirlerine destek olmuşlardır. İmece sayesinde Enstitüler halkla bütünleşmiş ve karşılıklı olarak birbirlerine destek olmuşlardır.
Turkey has undergone through a process of reform in various fields and majority of these revolutions were carried out in the field of education. The studies were initiated commenced to ensure that all villagers who couldn’t get education kept away from education could benefit from educational services. Village institutes were founded under the leadership of Hasan-Âli Yücel and İsmail Hakkı Tonguç on April 17, 1940 as a result of the trials performed and experiences attained. Institutes became production-oriented institutions acting with the principle of training within work. Production-oriented works and studies in institutes were planned and conducted in a manner that the needs of institutes and the public would be met. The students in institutes were divided into groups and each one of these were supported to participate in all tasks works and studies. While group work ensured participation of students to all works, it also paved the way wat for management of the institutes and performance of the works systematically and supported students’ working in concert at the same time. Thanks to group works, collective work for which being another understanding of education of institutes was also conducted successfully. Carrying out works and studies with the spirit of collective work, institutes also contributed to the state economically by fulfilling their own needs with co-operative-based understanding. Institutes did not confine themselves to the works and productions that could meet their own and also helped other institutes and people. The students in the institutes built their buildings through collective work and sewed their dresses and also grew their own food. Institutes supported each other by helping the construction of the buildings and sharing seeds, seedlings and saplings they grew with other institutes. Thanks to collective work, institutes became integrated with the public and supported one another mutually.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 25, 2021 |
Submission Date | June 30, 2021 |
Acceptance Date | November 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Journal of Atatürk Yolu is licensed under CC BY-NC-ND 4.0