The issue of women’s right to vote and be elected has historical developments which differ from society to society. These differences can be attributed to many reasons. This right, which was given at different periods in some socities and at the same time in others, was put into force within the framework of particular restrictions or costs. While the progress about this issue was rather indistinct in some socities it was visible enough in others. The struggle of women to exist in political life was sometimes carried out through their own voices and writings and sometimes covertly without a particular voice and identity. The fact that women have the right to vote and be elected expresses the existence and visibility of women in political life. Considering this issue within the framework of freedom of women and human rights means understanding the nature of the process. In the historical process it can be seen that this issue has ben prioritized in socities that experienced the colonial process. Moreover, the fact that in such societies the right to vote and be elected was given at the same time instead of gradually, is also noteworthy. This study focuses on the relation between this situation and the experience of colonization and process of nation-stateization. Thereafter, it is seen that the activity of women regarding the right to vote and be elected increased during the colonial and post-colonial period. In fact, the fact the associability of the right to vote and be elected, which was granted to women in many countries at the same time, with decolonialism is another argument of the study in question.
Dünya’da Kadının seçme ve seçilme hakkı meselesi toplumdan topluma farklı tarihsel gelişimler göstermektedir. Bu farklılıklar pek çok nedenle ilişkilendirilebilir. Kimi toplumlarda farklı periyotlarda kimilerinde aynı anda verilmiş olan bu hak belli kısıtlamalar veya bedeller çerçevesinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu süreç kimilerinde belli belirsiz kimilerinde daha göze görünür bir şekilde ilerlemiştir. Kadının siyasal yaşamda var olma mücadelesi bazen kadının sesi ve kaleminden bazen de örtülü olarak kimliksiz ve sessiz yürütülmüştür. Esasında kadının seçme ve seçilme hakkına sahip olması kadının siyasal yaşamdaki varlığı ve görünürlüğünü ifade etmektedir. Bu bağlamın konunun kadının özgürlüğü ve insan hakları çerçevesinde değerlendirilebilmesi gereği sürecin doğasını anlamayı ifade etmektedir. Tarihsel süreç içerisinde bu bağlamın kolonyal süreci tecrübe etmiş toplumlarda diğerlerine göre öncelenmiş olduğu görülmektedir. Üstelik bu gibi toplumlarda seçme ve seçilme hakkının kademeli değil bir arada sağlanmış olduğu gerçeği ayrıca dikkat çekicidir. Çalışma tam da bu durumun sömürgeleştirilme tecrübesi ve ulus devletleşme süreci ile ilişkilendirilmesine odaklanmaktadır. Buna göre kadının seçme ve seçilme hakkı bağlamındaki hareketliliğinin kolonyal ve Post-kolonyal dönemde görünür olduğu ve söz konusu çabaların giderek artış gösterdiği görülmektedir. Öyle ki bu dönemde kadınlara birçok ülkede aynı anda tanınan seçme ve seçilme hakkının dekolonyalizm ile ilişkilendirilebilmesi söz konusu çalışmanın bir diğer argümanıdır.
İnsan Hakları Kadın Hakları Kolonyalizm Oy Kullanma Hakkı Post-kolonyalizm Women’s Suffrage
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 25, 2021 |
Submission Date | June 28, 2021 |
Acceptance Date | November 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Journal of Atatürk Yolu is licensed under CC BY-NC-ND 4.0