Abstract
1946 yılında kurulan Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan
demokratik seçimler sonucunda ciddi bir oy farkıyla, tek başına iktidara gelmiştir.
1950 - 1960 yılları arasında yapılan üç genel seçimi de kazanan Demokrat Parti,
rejimin temeli sayılan laiklik ve cumhuriyetçilik ilkeleri konusunda tehlikeli bir
politikaya yönelmiştir. Demokrat Parti'nin çoğu zaman oy kaygısıyla laiklik ve
cumhuriyetçilik ilkelerinden verdiği tavizler, Türkiye'de demokratik rejimin
olgunlaşmasını yavaşlatmış ve ülkede genel bir kutuplaşmanın zeminini
oluşturmuştur.
Demokrat Parti, iktidarının ilk yıllarından itibaren Atatürk döneminde
uygulanan devletçi ekonomik politikaları terk ederek, kontrolsüz bir liberalleşmeye
yönelmiştir. Bu politikalar, 1950 - 1954 arasında kısa vadeli bazı olumlu sonuçlar
doğurmuşsa da popülist yatırımlar, üretime dayalı bir büyümenin öngörülmemesi
ekonomide ciddi sorunlara yol açmıştır. Bu dönemde Türk lirası hızla değer
kaybetmiş, ülkenin dış ticaret açıkları artmış, halkın alım gücü düşmüş ve
Türkiye'nin cari açıkları genel ekonomiyi tehdit edecek noktaya ulaşmıştır.