Abstract
Demirci Mehmet Efe, Yunan birliklerinin 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgali ile
başlayan süreçte, Kuva-yı Milliye bünyesinde faaliyet gösteren çete reislerinin en
önemlilerinden biridir. Demirci Mehmet Efe, Batı Anadolu Kuva-yı Milliyesi içinde
önemli bir rol üstlenmiş bir çete reisi olarak Milli Mücadele öncesinde bölgede yürüttüğü
eşkıyalık alışkanlıklarından hemen vazgeçememiştir. Bu açıdan Kuva-yı Milliye’ye katılışı
konusu tartışmalı olmuştur. Bu tartışma Kuva-yı Milliye içinde yürüttüğü bazı
faaliyetlerin niteliği ile de ilgilidir. Bu durum Demirci Mehmet Efe özelinde “Kuva-yı
Milliye’ ye katılınca eşkıyalığı bıraktı” şeklinde özetlenebilecek bir anlayışın yaygınlık
kazanmasına yol açmıştır. Bu kabul ise Kuva-yı Milliye bünyesi içindeyken
gerçekleştirdiği Denizli Faciası gibi olayların açıklanmasını güçleştirmektedir. Yörük Ali
Efe, Çerkez Ethem gibi diğer Batı Anadolu bölgesinin ünlü Kuva-yı Milliyecileri ve kimi
eylemleri de düşünüldüğünde, düzenli ordunun tarihsel gerekliliği belirginleşmektedir. Bu
noktada hem Kuva-yı Milliye’yi dönemsel bir gereklilik olarak vurgulayıp, getirilen
eleştiriler dolayısıyla düzenli ordunun Kuva-yı Milliye yerine geçirilmesinin tarihsel
gerekliliğini yerli yerine oturtmak, hem de özellikle Demirci Mehmet Efe’nin Kuva-yı
Milliye bünyesindeki eylemlerinin gerçek niteliğini vurgulamak için yukardaki yaklaşımın
düzeltilmesi gereklidir. Batı Anadolu Kuva-yı Milliyesi, bütün eksik ve hatalarıyla bir
halkın ulusal bağımsızlık savaşının öncüsü olarak, son derece önemli bir tarihsel işlevi
tamamlayıp yerini düzenli orduya bırakmış olmasına rağmen dönemin koşullarına göre
değerlendirilmesi, bilimsel ölçüler ışığı altında ele alınması gereken bir olgu olarak
tarihte yerini almıştır.