Sanatın tüm pratiklerinde yaşam temalarına heyecanla yer verilirken yaşam diyalektiğinin karşı fazında duran ölüm temasına da yer verilmiştir. Eşsiz örnekleri ile karşımıza çıkan bu eserler yer yer hayatın geçiciliğine temas ederken çoğu zaman da ölümü doğal bir fenomen olarak yansıtmışlardır. Kadim mısır hiyerogliflerinde ölüye yol gösteren yazınsal resimlemeler, Sümer tabletleri, Pompei mozaik tasvirleri bilinen ilk örnekleri tasvirlerken zamanın ağır ilerleyen basamaklarında özellikle dini etkisi ile kutsal ölüm tasvirleri de yapılmıştır. Rönesans’ın etkisi ile skolastik düşüncenin özgürleşmesi zaman içinde ölümün doğal bir fenomen olarak algılanmasına etkide bulunmuştur. Öyle ki Michelangelo’nun Meryem oğlu Mesih İsa’nın kucağında ölü halde heykel olarak tasvir edilen ‘pietası’ ile sunulan ölüm teması 1400’lü yılların ölüme bakışını acının tüm gerçekliği ile nasıl yansıtıldığını bizlere göstermektedir.
Natürmortlarda da işlenen ölüm teması özellikle kuru kafa kullanılarak sunulmuştur. Vanitas olarak tasarlanan bu yapıtlar dönemin ölüm algısına ayna tutmaktadır. Bu resimler, ölümün kaçınılmazlığını, yaşamın kısalığını, dünyanın geçiciliğini, çeşitli simgelerle anlatan ölü doğa türündeki resimledir. Vanitas `Boşlukların boşluğu/hiçliklerin hiçliği` anlamını taşımaktadır. 20. Yy. ile de gelen ölümü öldürme ve ölüme neden olan nesnelerin vanitas özelliği göstermesi ile sanat ve ölüm arasındaki ilişki farklı bir boyut kazanmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 1 |