Babürlü Devleti’nin kurucusu olarak
tarihe geçen Zahîrüddîn Muhammed Babür, 1483’te Fergana’da doğdu. Baba
tarafından Timur’a, anne tarafından ise Çağatay
nesline dayanan Babür, on iki yaşındayken babasının ölümü üzerine tahta geçti. Bölgedeki siyasi karışıklıklardan dolayı yeteri
kadar destek bulamayan Babür, Özbeklerin lideri olan Şeybânî Han karşısında
yenik düşerek Türkistan’ı terk etmek zorunda kaldı. O, karşılaştığı
zorluklardan yılmadan, önce Kabil sonra da
Hindistan’a geçerek Türk varlığını ve adını Güney Asya tarihine altın harflerle yazdı. 1526’da Panipat Savaşında İbrahim
Lodi’yi yenerek Hindistan’da Babürlü Devletinin temellerini atan Babür Şah,
yaşamının son bulduğu 1530 yılına kadar bu yeni devletin temellerini
sağlamlaştırmaya çalıştı. Türkistan’dan
Hindistan’a kadar uzanan bir yaşam serüvenine sahip olan Babür Şah’ta, bir hükümdarda aranan özellikleri fazlasıyla görmek
mümkündür. Savaş-çı, devlet adamı, âlim, yazar, şair, musikişinas, peyzaj
mimarlığı gibi pek çok özelliklere sahip olan
Babür Şah, aynı zamanda dinî ve vicdanî yönüyle de tarih sahnesinde yerini aldı. Ondaki il tutma ve devlet kurma
kabiliyetinin yanı sıra ruhundaki manevi yönünün de oldukça güçlü olduğunu
görmek mümkündür. Babür, at sırtında seferlerden
seferlere koşarken ya da devlet işlerinden fırsat bulduğu zamanlarda, yanından ayırmadığı not kâğıtlarına yazmayı da
ihmal etmedi. Bu güçlü hükümdar, Vekâyî, Dîvân,
Risâle-i Arûz, Der Fıkh-ı Mübeyyen ve Risâle-i Vâlidiyye
Tercümesi gibi eserleri kaleme alarak tarihe birer armağan bıraktı. Ezcümle, bu
çalışmaya Babür Şah’ın kaleme almış olduğu ve bir hatırat niteliğinde olan “Vekayi” adlı eserinden yola çıkıldı. Ardından konu ile
ilgili çeşitli kitap ve makaleler araştırıldı.
Yapılan araştırma ve incelemelere göre Babür Şah, hayatta kalma mücadelesi, siyasi varlık gailesi ve il tutma sürecinde
manevi yönden de kendini ve yanındaki askerleri
ayakta tutmaya çalıştı. Bunu yaparken özellikle Kur’an-ı
Kerim’den kopmadığı ve ona sığındığı görülmektedir. İşte bu bilgilerden yola
çıkarak, bu çalışmadaki asıl amacımız, Babür Şah’ın il tutma ve devlet kurma aşamasında sığındığı Kur’an ayetlerinin hangileri
olduğunu belirlemektir. Ayrıca Vekayi’de bu ayetlerin farklı olay ve süreçler anlatılırken
yer verildiği görülmüştür. Böylelikle
çalışmadaki diğer bir amacımız ise “Babür, hangi olayda hangi ayetlere sığındı ve hangi sürece hangi ayetleri örnek
verdi?” şeklindeki sorulara cevap aramaktır. Öte
yandan Vekayi’de yer alan Kur’an ayetlerinin sureleri ve ayet numaraları belirtilmediğinden
tarafımızdan bu ayetlerin Kur’an-ı Kerim’deki
yerleri tespit edilmiş ve ayetlerin künyeleri belirtilerek sunulmuştur. Ayrıca Vekayi’de tespiti yapılan ayetlerin Arapça metinlerin
harekesiz bir şekilde yazıldığı görülmüştür. Bu
sebeple araştırmacıya okuma kısmında kolaylık sağlanabilmesi için Arapça
metinler harekeli şekliyle sunulmuştur. Bu ayetlerin Arapça asıllarını ve
Türkçe anlamlarını yazıya aktarırken ise Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığının hazırlamış olduğu Kur’an-ı Kerim Mealinden
yararlanılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 2 |