Demographic change theory is based on the opinion that there is a cross relation between the industrialisation and economic advancement, and birth-death rates, and that while countries are undergoing a structural change from farming into industry, both death and birth rates will get smaller. During the process, the population in working age (15-64 age group) increases while the population growth rate decreases, which is a case countries can come across once in their lives; and gives way to an unprecedented development opportunity called Demographic Opportunity Window. This process is being experienced by the developing countries and consequently by Turkey just as almost all the present developed countries used to in the past. During the process effective in (*) Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi, İİBF İktisat Bölümü. (**) Öğr. Gör., Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Doğubayazıt Ahmed-i Hani MYO Dış Ticaret Bölümü. economic, social and political structure, Turkey may likely be to enhance income per capita and take the advantage of the economic growth through the right policies to be implemented especially in education, work force market and in health and social security system. The study carried out to this parallel aims at evaluating in an academic point of view, far from the political controversies, what effects “at least three-child policy” can produce on the process through which Turkey has been passing, on which the present political party often puts emphasis and has made it a government policy. In the study, it has been concluded that in Turkey between 2010-2050, the process of window of opportunity expected to cover a period of 40 years or so will be lived both at a longer period of time and with a younger population.
Demografik Değişim kuramı; sanayileşme ve ekonomik gelişme ile
doğum-ölüm hızları arasında ters yönlü bir ilişkinin bulunduğu ve ülkelerin
tarımdan sanayiye doğru yapısal bir değişim geçirirken, hem doğum hem de
ölüm hızlarının azalacağı görüşüne dayanmaktadır. Bu süreç içerisinde, nüfus
artış hızı azalırken, çalışma çağındaki nüfusun (15-64 yaş grubu) artması ve
yüksek sayılara ulaşması ülkelerin tarihlerinde sadece bir kere
karşılaşabilecekleri, Demografik Fırsat Penceresi olarak adlandırılan eşsiz bir
büyüme fırsatını ortaya çıkarmaktadır. Günümüz gelişmiş ülkelerin hemen
hepsinin geçmişte yaşadıkları bu süreci şu an itibariyle gelişmekte olan ülkeler
ve dolayısıyla Türkiye’de yaşamaktadır. Ancak, Türkiye’nin; ekonomik, sosyal
ve siyasal yapısı üzerinde etkili olacak bu süreç içerisinde, özellikle eğitimde,
işgücü piyasasında, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminde uygulanacak doğru
politikalarla üretimi, dolayısıyla kişi başına düşen geliri hızla artırabilmek ve
böylece sürecin öngördüğü ekonomik büyüme fırsatından yararlanabilmek
mümkün olacaktır. Bu doğrultuda hazırlanan çalışmada, son yıllarda, mevcut
siyasal iradenin sıklıkla vurguladığı ve hükümet politikasına dönüştürdüğü “en
az üç çocuk” söyleminin, Türkiye’nin yaşamakta olduğu bu sürece etkilerinin
neler olabileceğini siyasi tartışmaların uzağında akademik bir bakış açısıyla
değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın sonucunda, “en az üç çocuk”
söyleminin gerekli politika tedbirleriyle realize edilebilmesi halinde, Türkiye’de
2010-2050 yılları arasında yaklaşık olarak 40 yıl gibi kısa bir sürede yaşanması
beklenen fırsat penceresi sürecinin hem daha uzun bir zaman aralığında hem de
daha genç olan bir nüfusla yaşanabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | February 3, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 28 Issue: 1 |