Abstract
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte toplumun içinde bulunduğu dönemde, insanların sahip
olduğu imkanlar toplumsal yapıda yeni ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İletişim
teknolojilerindeki yeniliklerin insanların gündelik hayatının pek çok alanında etkili olmasıyla
birlikte, bunların çeşitli toplumsal ve psikolojik etkileri de gözlemlenmektedir. Teknolojik
gelişmeler beraberinde dijital dünyanın yaygınlaşmasına ve kolaylıkla ulaşılabilir olmasına neden
olmaktadır. Bu durum, insanları gündelik hayatta dijital sanal bir ortamda yaygınlaşan, toplumun
her kesimini zaman ve mekandan bağımsız bir biçiminde kapsayan, yeni medya olarak da
adlandırılan bir iletişim biçimine sevk etmektedir. Bireylerin dijital ortamlarda farklı uygulamalar
aracılığıyla katıldıkları bu iletişim ortamı beraberinde dijital kimlikleri ortaya çıkarmaktadır. Yeni
iletişim ortamları küresel ağlar aracılığıyla hızlı iletişim özelliği taşımaktadır. Burada ortaya
çıkan farklılaşmanın toplum ekseninde görünürlük kazandığı alan, sosyal paylaşım ağlarıdır.
Sosyal medyanın da etkin olarak kullanıldığı bu dijital ortamlar kullanıcılara özgür bir ortam
sunmakla beraber; dijital platformların gelişim süreci içerisinde insanlar kendilerini daha rahat
ifade edebilmek için yeni etkileşim ve ifade biçimleri geliştirmektedirler. Sosyal medya
uygulamalarının sahibi olan şirketlerin veri toplayıcılığı bir yerde göz ardı edilerek, gerçek
kimlikleri kullanmadan insanların fikirlerini özgürce ifade edebildiği bir ortam vadetmektedir. Bu
sanal özgürlük ortamı gerçek kimliklerin kullanılmadığı ve insanların istediği rollere
bürünebildiği, kendilerini belirli bir yere kadar sınırlamadan ifade edebildiği bir dijital dünyada;
insanların ‘suretsiz toplum’ birlikteliğine dönüşmesine imkan sağlamaktadır. Bu makale ile; ilk
defa kullanılan ‘suretsiz toplum’ kavramını ilgili literatür aracılığıyla tanıtmak amaçlanmaktadır