The conflict between investment and conservation sides is not only specific to Turkey, but also a common aspect for all countries. However, with increasing environmental concern in especially wealthy northern countries, decision makers started to realize their investments with more environmental friendly approaches in order to conserve their natural heritage. To adopt this approach in the frame of the multilateral environmental agreements as a contracting party is a natural behaviour for Turkey too. However it’s still being observed that most of the local administrations in Turkey neglects this fact. The Kızılelma-Cumayanı cave system in Zonguldak and the perception of this natural heritage by local authorities is one of the examples of this problem. The second longest cave system of Turkey is being used as a receiver mediumby the local administrators. An urgent policy shift and a detailed planning study is nesessary in order to prevent this environmental damage
Yatırımcı ve korumacı kuruluşlar arasındaki görüş ayrılığı yalnızca Türkiye’ye özgü değil, tüm ülkelerde sıkça rastlanan bir durumdur. Ancak özellikle varsıl kuzey ülkelerinde çevre koruma kaygılarının giderek artmasıyla birlikte, karar vericiler sahip oldukları doğal mirası korumak için yatırımlarını daha çevre dostu yaklaşımlarla gerçekleştirmeye başlamışlardır. Türkiye’nin de taraf olduğu çok taraflı çevre sözleşmeleri kapsamında bu yaklaşımı benimsemesi en doğal davranıştır. Ancak halen Türkiye’deki yerel yönetimlerin çoğunun kentsel planlamada bu gerçekleri göz ardı ettiği gözlenmektedir. Zonguldak’ta bulunan Kızılelma-Cumayanı mağara sistemi ve bu doğal mirasa yerel sorumluların bakışı bu sorunun en tipik örneklerinden birisidir. Türkiye’nin en uzun ikinci mağara sistemi olan bu oluşum, yerel yöneticiler tarafından alıcı ortam olarak kullanılmaktadır. Bu çevre yıkımının önlenmesi için acil bir politika değişikliği ve kapsamlı bir planlama çalışması gerekmektedir
Other ID | JA25ED27RR |
---|---|
Journal Section | Article |
Authors | |
Publication Date | May 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 |