Kur’an insaný iki seviyede ele almaktadýr: Bunlardan ilki, insanýn maddi varlýk yapýsýný karþýlayan beþer, diðeri ise bu maddi yapýyý anlamlý kýlan ruhsal yönü temsil eden insandýr. Ýnsan, insansý bir varlýk olan beþer statüsünden çýkýp tam anlamýyla insanlýk niteliðini kazandýðý ana kadar tabiatýn iþleyiþ seyrine baðlý olan diðer varlýklarla ayný kaderi paylaþmýþtýr. Bu anlamda insan, biyolojik geliþimin en yüksek noktasý, akli düzenin geliþmesinin ise baþlangýcý durumundadýr: “Ýnsan üzerinden öyle bir zaman geçmiþtir ki; bu süre içinde anýlmaya
deðer bir þey bile deðildi ...”1 ayetinde insanla ilgili olarak anýlmaya deðer görülmeyen yön, insanýn bu beþeri yönüdür. Ýnsanýn beþer yapýsý, onun zoolojik tarafý ve tabita baðlý olan yönüdür. Ýnsani yönü ise ‘zaman dýþý’dýr. Bu sebeple insan, kendini sürekli tabiatýn dýþýnda metafizik bir alanla irtibatlandýrmak zorunda hisseder. Bu özelliði, onun yapýsýna zerkedilen zamandýþýlýktan gelmektedir
God created world (final cause), beyond doubt, was humanity. Just as God has necessaryattributes to rule the world, so do human kinds to lead their lives on earth. God entrusted theworld to human beings’ care and to make this viable He provided them with ontic and epistemicdisposition, which are underscored in the Holy Qur’an as fýtra and hidaya. This paper providesvital Qur’anic concepts which are used to prove human capability of laying values for his own lifeby relying both his reason and experience and interpreting the Holy Qur’an accordingly
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Other ID | JA36KB28KA |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2005 |
Published in Issue | Year 2005 |