Abstract
Bu makalenin amacı Türkiye’de “Bölge Çalışmaları” ya da “Bölgesel Çalışmalar”ın kapsamı, yöntemi, amacına dair görüşlerin kökenini tespit etmek ve Rusya Federasyonu’ndan örnekler ile karşılaştırmaktır. Uluslararası İlişkilerin tarifinde uzlaşılamadığı gibi Bölgesel Çalışmaların tarifinde hatta adında dahi bir uzlaşı yoktur. Türkiye’de doçentlik müracaatında Uluslararası İlişkiler bilim alanının anahtar kelimelerinden birisi Bölgesel Çalışmalardır. Doçentlik müracaatında anahtar kelimesi “Bölgesel Çalışmalar” iken literatürde “Bölge Çalışmaları” kullanılmaktadır. Makalede “Bölge Çalışmaları” kurumları ile özel hukuka tabi “Düşünce Kuruluşları”nın faaliyetleri, benzerlik ve farklılıkları değerlendirilmiştir. Bölge Çalışmalarına dair Türkiye’de Türklerce Türkiye adresli dergilerde, kitaplarda yayınlanan görüşlerin Batı kaynaklı olduğu hatta İngilizce yazıldığı görülmüştür. Batı kaynaklı görüşler Türkiye’ye Türklerce aksettirilmiştir. Bu halde Türkler dış dünyayı Batı’dan, ABD’den bağımsız gözlemleyememiş ve değerlendirememiştir. Türkler yerküreye ve bölgelerine dair düşüncelerini kendi diliyle, Türkçe ifade edememişlerdir. Batı’ya bağımlılığın göstergesi Türkiye’de Batı, Avrupa çalışmaları merkezlerinin Türklük çalışmaları ya da diğer medeniyetlere dair merkezlerden fazla olmasıdır. Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi kayıtlarında Bölge Çalışmaları faaliyeti yürüten merkezler arasında Avrupa Birliğine dair araştırma ve uygulama merkezi sayısı açık ara öndedir. Türkiyat/Türkoloji merkezlerinden çok daha fazladır. Araştırma için toplanan veriler büyük ölçüde YÖK Akademik ve Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sisteminden, Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü ve Şarkiyat Enstitüsü’nden alınmıştır. Türkiye’den ODTÜ örneği ve Rusya Federasyonu’ndan (RF) Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü ve Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü örnekleri irdelenmiştir. Sonuç olarak Türkiye’de Bölge Çalışmalarının büyük ölçüde Batı’da, ABD’de hazırladığı kalıplara döküldüğü, şekillendiği ve Batı’dan, ABD’den şüphelenilmediği, eleştirilmediği, sorgulanmadan kabul edildiği görülmüştür. Dünya’nın başka ülkelerindeki örneklerin göz ardı edildiği tespit edilmiştir.