Abstract
Birinci Dünya Harbi sırasında savaşan ülkelerde iktisadi, askerî, insani ve maddi
kayıplar meydana gelmiştir. Savaş sırasında söz konusu kayıpları karşılamak için Rus Çar'ı II.
Nikola 1916 yılında gayr-i Rus ahaliden özellikle Türkistan'dan 250.000 amele alınmasını
emreder. Bu emre itaat etmeyen Türkistan Türklüğü Rus sömürge düzenine karşı başkaldırır.
Halk, Ceditçi aydın ve din adamlarının teşvikiyle "Merdikârlar İsyanı/Ameleler İsyanı" adıyla millî
bir isyan hareketi başlatırlar. Çar ordusu bu isyanı kanlı bir şekilde bastırarak binlerce
Türkistanlıyı katleder. Yine binlercesi ya hapsedilir yahut Sibirya'ya sürgüne gönderilir.
Onbinlerce insan da, vatanını bırakıp Doğu Türkistan'a hicret etmek zorunda kalır. Bu sistematik
baskıların sonucunda halk ezilerek itaat altına alınır.
1916 yılında Türkistanlılar tarafından gerçekleştirilen isyanla ilgili Özbek edebiyatında
ve halk edebiyatında birçok şiir meydana gelmiştir. Diğer Ceditçi şairler gibi Abdullah Avlânî de,
bu konuda "Merdikârlâr Aşulesi/Ameleler Türküsü" adlı manzum eserini kaleme almıştır.
Eserde, cephe gerisinde çalıştırılmak için gönderilmek üzere olan bir amelenin aile fertleri ile
karşılıklı vedalaşması terennüm edilmektedir. Dolayısıyla vedalaşma diyalog şeklinde olup aile
fertlerinin sıkıntılı, hüzün dolu hayatları, başlarına gelen musibet ve onları birbirinden ayıran
“zalim feleğe/Çarlık Rusya” isyan ve nefret dile getirilmektedir. Dolayısıyla söz konusu eser,
Bolşevik İhtilâli'ne yol açan sosyal ve siyasi hadiseleri yansıtan şiirleri ihtiva etmesi bakımından
önem taşımaktadır.