İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere’nin Kıbrıs’taki hâkimiyetinin Rumlar tarafından self-determination ilkesi çerçevesinde değerlendirilmek istenmesi ve enosis talebi Doğu Akdeniz’deki dengeleri olumsuz yönde etkilemişti. Türk Hükûmeti ilk dönemlerde Kıbrıs meselesini İngiltere’nin iç sorunu olarak ele alsa da kamuoyunda Rum taleplerine karşı ciddi bir farkındalık oluşmuştu. İngiltere’nin Ada'yla ilgili düşüncesinin değişmesi ise Türk Hükûmetinin politikasında değişikliğe neden oldu ve 1954 yılından itibaren kamuoyu ve Hükûmet politikalarının uyumlu olduğu bir döneme girildi. Bilhassa 1955 yılı kamuoyu ve Hükûmetin politikalarındaki paralelliğin zirve yılı oldu. Bu sırada EOKA Ada'da birçok terör eylemi gerçekleştirmekteydi. Müzakerelerin ardından Türkiye ve Yunanistan’ın tezlerinden vazgeçmesi sayesinde 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Ancak Ada'daki problemler devam etti. 1963 yılının Aralık ayındaki terör olaylarının ardından garantör devletler arasında müzakerelerin yeniden başlamasına rağmen ABD’nin Yunanistan’ın enosis ve Türkiye’nin taksim tezini aynı anda tatmin etme amacıyla sunduğu teklif, Yunanistan ve Makarios tarafından kabul edilmedi. Johnson mektubu, diplomatik başarısızlık ve Rusya’nın Ada'ya müdahale edilmemesi konusunda Türkiye’ye yaptığı uyarı da kamuoyunda ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bunun neticesinde 27 Ağustos-1 Eylül 1964 tarihleri arasında Ankara, İstanbul ve İzmir’de mitingler düzenlendi. İstanbul’daki mitingler olaysız geçerken, Ankara ve bilhassa İzmir’deki eylemlerde taşkınlıklar yaşandı. Bu tarihe kadar gerçekleştirilen Kıbrıs mitinglerinde Ada'daki şiddete ve haksızlıklara odaklanılarak Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar eleştirilirken, 1964 yılındaki diplomatik müzakerelerin neticesiz kalması nedeniyle, ilk defa bu mitinglerde Türkiye’nin müttefiklik ilişkileri bu kadar güçlü bir şekilde sorgulandı. Bu eylemler, Türk kamuoyunda ve entelektüel çevrelerinde zaman içerisinde güçlenecek olan Batı karşıtı söylemlerin ve Türk dış politikasına yönelik eleştirilerin dönüm noktası oldu. Bu çalışmanın amacı, arşiv belgelerini ve dönemin ulusal ve yerel gazetelerini temel alarak Türk halkının Kıbrıs müzakerelerinden bir netice elde edilememesi nedeniyle ortaya çıkan tepkilerini ve bu tepkilerin neticelerini ele almaktır.
Kıbrıs Türkiye Yunanistan ABD İngiltere Dean Acheson Kamuoyu İzmir
After the Second World War, the desire of Greek Cypriots to evaluate the British sovereignty over the island within the frame of self-determination and enosis demands had affected negatively the balance of power in the Eastern Mediterranean. Even though the Turkish Government handled the Cyprus question as an internal question of Britain, an intensive consciousness was formed in the Turkish public towards Greek Cypriots’ demands. Changing Britain’s policy over Cyprus caused the conversion of the Turkish Government’s policy and, by 1954, a period in which public opinion was in congruence with the government policy started. Especially, 1955 was the peak year of the parallelism between the public and government policies. At the same time, EOKA was staging several terrorist attacks on the island. Subsequent to the negotiations, since Türkiye and Greece abandoned their thesis, the Republic of Cyprus was established in 1960, but troubles on the island continued. After the terrorist attacks in December of 1963, negotiations started between the guarantor states, but a proposal, prepared by the US with the intent to satisfy at the same time both the enosis thesis of Greece and the partition thesis of Türkiye was rejected by Greece and Makarios. Besides, President Johnson’s letter, diplomatic failures and another warning by USSR to prevent Türkiye to intervene on the island emerged substantial frustration in the Turkish public. Thus, demonstrations were carried out in Ankara, Istanbul and Izmir. Although demonstrations in Istanbul were held peacefully, there was intemperance in the demonstrations held in Ankara, and especially in Izmir. In consequence of inconclusiveness of the negotiations during 1964, Turkey’s alliance affiliation was robustly criticised for the first time; while in the demonstrations held up to these days Greece and Greek Cypriots had been criticised by focusing on violence and injustice. These demonstrations became the milestone of anti-Western discourses which would gain strength in the long run in the Turkish public and in the intellectual environment, and of criticisms against the Turkish Foreign policy. The main aim of this study is to evaluate, by grounding on archival documents, national and local newspapers, the Turkish public reaction to the inconclusive Cyprus negotiations, and their consequences.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2023 |
Submission Date | August 8, 2022 |
Acceptance Date | November 17, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 |