Zengiler,
Halep ve Musul merkezli olmak üzere Irak, Suriye ve Türkiye’nin Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1127-1233 tarihleri arasında hüküm sürmüş önemli
Türk devletlerinden birisidir. Musul ve Halep dışında Cizre, Sincar ve Şehrizor
merkezli üç kolu daha bulunmaktadır. İmadüddin Zengi’nin 1127 yılında Musul’a
atanmasıyla kurulan devlet çok geniş bir alana egemen olduktan sonra en önemli
sorun olarak Haçlıları görmüş ve bu bağlamda Kudüs’ün Selahaddin-i Eyyûbî
tarafından fethedileceği döneme değin uygun ortamı hazırlamak ile meşgul
olmuşlardır. Zengiler’in en büyük sultanlarından birisi de İmadüddin Zengi’nin
1146 yılında Caber önlerinde şehit edilmesiyle birlikte Halep’e gelerek tahta
oturan Nureddin Zengi’dir (1118-1174). Bu dönemde Haçlıların elinde olan birçok
yeri geri almak için sürekli Haçlılarla mücadele etmiştir. Dindar, adil ve alim
bir şahsiyet olan Nureddin Zengi ülkesini de imar etmeyi ihmal etmemiştir.
Mardin Müzesi’ndeki zengin İslami sikkeler arasında Nureddin Zengi’ye ait
sadece 2 adet sikke tespit edilmiştir. Nureddin Zengi’ye ait bakır sikkeler
figür, yazı ve bezeme açısından diğer Zengi sikkelerinin yanında oldukça basit
ve sade kalmaktadır. Nureddin Zengi’nin sadece adı ve unvanlarının okunabildiği
sikkelerde basım yeri, basım tarihi ve diğer bilgiler okunamamaktadır. Yazılar
ise Kufi hatlı olup birkaç bitkisel süsleme ile yetinilmiştir.
The Zengid dynasty is one
of the prominent Turkish states that ruled Iraq, Syria and eastern and south-eastern
Anatolia regions (today within contemporary Turkey) with Aleppo and Mosul as
their centre between 1127 and 1233. Apart from Mosul and Aleppo, it had three more
principalities centred in Cizre, Sinjar and Shahrizor. The state founded in
1127 when Imad al-Din Zengi was appointed to govern Mosul dominated a vast
area, and then, they saw the Crusaders as their primary enemy and laid the
foundations until the conquest of Jerusalem by Salah al-Din al-Ayoubi. One of the greatest sultans of the Zengids
was Nur al-Din Zengi (1118-1174) who came to Aleppo and ascended the throne
upon the death of Imad al-Din Zengi at Qal‘at Ja‘bar in 1146. At the time, he
constantly fought the Crusaders to recapture many places they held. A pious,
just and scholarly person, Nur al-Din Zengi also did not neglect the
reconstruction of his country. Among the
rich collection of Islamic coins in Mardin Museum, there are only 2 coins
belonging to Nur al-Din Zengi. These copper coins are rather simple and plain
in comparison with other Zengid coins in terms of motifs, script and ornament.
Only the name and titles of Nur al-Din Zengi can be read on the coins. Place
and date of mint as well as other information are not readable. The scripts are
written in Kufic calligraphy and contain only a couple of vegetal motifs.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 18 Issue: 3 - Special Issue on Nur al-Din |
ISSN:1367-1936, e-ISSN:2514-6009