Abstract
İran, Sudan ile birlikte bankacılık sistemi tamamen İslami prensiplere dayanan dünyadaki iki ülkeden birisidir. Ülkede uygulanmakta olan İslami bankacılık sistemi konusunda çok farklı eleştiriler yapılsa da İran, küresel ölçekte en yüksek İslami finansal varlıklara sahip ülkelerden birisi durumundadır. Esasen İran bankacılık sistemi, sadece bankacılık hizmetleri vermekle kalmayıp, İran toplumunun İran Devrimi sonrası dönemde yeniden yapılandırılması için kullanılan önemli bir kilometre taşıdır. İran Devrimi ile birlikte birçok alanda olduğu gibi bankacılık alanında da yapısal dönüşüm süreci başlamıştır. Bankacılık sektörünün yeni döneme adapte edilmesi için finansal sistem, tedricen ülkenin İslam anlayışına uygun hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede sistemin millileştirilmesi yönündeki girişimler yasal düzenlemeler ile desteklenmiştir. İlerleyen dönemlerde sosyal ve ekonomik hedeflere ulaşmak için geliştirilen stratejilerin hayata geçirilmesinde bankalara önemli sorumluluklar yüklenmiştir. Bankacılık sektörüne iktisadi faaliyetleri destekleyerek iktisadi gelişme hedeflerine katkı sağlama işlevinin yanısıra, gelir dağılımında dengenin sağlanması stratejilerine paralel işlevler de yüklenmiştir. İran’da bankacılık sektörünün sahip olduğu kaynakların bir bölümü belirli bir gelir seviyesinin altında kalan bireylerin desteklenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Devrimden günümüze ülkede bankacılık sisteminin kullandığı araçlar ve uyguladığı politikalar ile İran İslam devletin tamamlayıcı bir parçası olması hedeflenmiştir. Son yıllarda bankacılık sistemi ekonominin yeniden yapılandırılması sürecinde temel bir araç olarak kullanılmış, petrol fiyatlarındaki düşük seyrin devam etmesi ve politik nedenlerle dış kaynakların kesilmesi sonucu bankacılık kesimine daha fazla rol verilmiştir.
İran bankacılık sisteminde, kamu bankalarının yanısıra özel bankalar da faaliyette bulunmaktadır. Bankacılık sistemi ticari devlet bankaları, ihtisaslaşmış devlet bankaları, karzı hasen bankaları ve özel bankalar şeklinde bir yapılanmaya dayanmaktadır. Bütün özel bankalar, ticari banka şeklinde yapılanmıştır. Bunun yanında kamu bankalarının ticari banka ya da ihtisas bankası şeklinde iki türü bulunmaktadır. İhtisas bankaları, konut ya da tarım sektörü gibi ihtisas alanlarında faaliyette bulunmaktadırlar. Uygulamaya bakıldığında kamu bankaları kategorisine karzı hasen bankalarını da ilave etmek gerekmektedir. Böylelikle kamu bankalarının üç türden oluştuğunu söylemek mümkündür. Ülkede uygulanan kontrat modelleri, Mozareheh (mudaraba), Taksitli Satış uygulaması, Kiralama ve Satınalma, Mozara’ah, Mosaqat, Jo’alah ve Doğrudan Yatırım sözleşmeleri en sıklıkla tercih edilen işlemlerdir. Bu kontratlarda faiz uygulamasından sakınıldığı belirtilmektedir.
Öte yandan, tamamen İslami bankacılık sisteminin geçerli olduğu İran finansal sisteminde, konvansiyonel bankacılık sisteminde uygulanan faiz oranları ve açık piyasa işlemleri gibi sıklıkla başvurulan geleneksel para politikası araçları yerine sistemin doğası ile tutarlı para politikası araçları kullanılmaktadır. Banka payı için maksimum ve minimum kar oranlarının sabitlenmesi, değişik yatırım alanlarının ve ortaklıkların dizayn edilmesi ve beklenen minimum kar oranlarının sabitlenmesi, minimum ve maksimum kar marjının sabitlenmesi ile komisyon türleri ve miktarının belirlenmesi gibi araçlar en sık uygulanan politikalardır.
İktisadi ve sosyal hedeflere uygun işlevler üstlenen bankacılık sektörünün performansı hakkında çok net değerlendirmelerde bulunmak bu ülkedeki finansal sisteme ilişkin verilere ulaşmanın güçlüğü nedeniyle çok kolay değildir. Ancak hemen ifade etmek gerekir ki, bu tespit, İran bankacılık sistemi hakkında bilgi sahibi olmanın mümkün olmadığı anlamına gelmemektedir. İran finansal sistemi ve bankacılık yapısı üzerine yayınlanmış çok sayıda ciddi bilimsel çalışmanın yanısıra, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların raporları bulunmaktadır. Söz konusu kaynaklar incelendiğinde ülkenin bankacılık sisteminin genel yapısı ve performansı hakkında bir fikir edinmek mümkündür.
İran’da bankacılık sektöründeki millileştirme girişimleri tedirginlik eğilimlerini artırarak sistemden fon çekilmesine yol açmıştır. Uzun yıllardan beri devam etmekte olan ambargolar yanında, ABD ve Avrupa ülkeleri ile yaşanmakta olan siyasi sürtüşmeler reel sektör yanında finans sektörünü de olumsuz etkilemiş, bankacılık sektörü kırılgan bir görünüm ortaya koymaya başlamıştır. Kamunun geciktirilmiş ödemeleri, güdümlü ve yönlendirilmiş krediler, zayıf risk yönetimi uygulamaları, banka bilançolarının bozulmasına ve sermaye pozisyonlarının zayıflamasına yol açmaktadır. Öte yandan bankacılık sisteminde kullanılan banka fonlama modeli dış finansman kaynaklarının tercih edilmemesi esasına dayanmaktadır. Kamu ticari bankaları, kamu ihtisas bankaları ve kısmen de özelleştirilmiş bankalar hükümetin kredi talimatlarını uygulamak üzere büyük ölçüde Merkez Bankası kaynaklarına bağımlıdır. Bunların yanında ülkeye yönelik uygulanan ambargo, öncelikle dış ticaretin gerilemesine neden olmaktadır. Ambargonun yanısıra, petrol fiyatlarının düşmesi de ekonomiyi doğrudan etkilemektedir. Ülkenin en önemli ihracat gelirleri petrol ve doğalgaz ticaretinden sağlanmaktadır. Petrol fiyatlarının düşmesi gelirin erimesi anlamına gelmektedir. Sonuç olarak bir yandan İran’a yönelik yaptırımlar, diğer yandan petrol fiyatlarının düşmesi makro ekonomik sorunları ve belirsizliği artırarak bankacılık sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir. İran bankacılık sisteminin yeterince şeffaf olmadığı, ayrıca küresel finansal sistem ile güçlü bir entegrasyon sağlayamadığı yönünde eleştiriler de yapılmaktadır.
İslami finansın var olduğu bütün ülkelerde olduğu gibi İran’da da İslami bankacılık ve İslami finansal sistemin gerçek anlamda daha likit ve daha etkin olması için standardizasyon konusunda güçlü adımlar atılmalı ve küresel ölçekte rağbet gören finansal araçların yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. İslami finansal ürünler için ikincil finansal piyasaların geliştirilmesine çaba sarf edilmeli; kısa vadeli yaklaşımlardan kaçınılarak şeffaflık, finansal raporlama ve genel kabul gören İslami muhasebe ilkelerinin yaygınlaşmasına yönelik girişimler güçlü bir şekilde sürdürülmelidir.
Bu çalışmada İran’da İslami bankacılık konusu araştırılmıştır. Çalışma üç ana başlıktan meydana gelmektedir: Birinci bölümde; İran’da İslami bankacılığın tarihsel arka planı açıklanacaktır. İkinci bölümde; ülkede bankacılık performansı tartışılacaktır. Son bölümde ise, İslami bankacılığın karşılaştığı güçlükler ele alınarak bunlara yönelik alternatif politika önerileri getirilecektir.