İnsan, tarih boyunca kendisi açısından belirsizlikler içeren olguları, farklı paradigmalara başvurarak açıklama yoluna gitmiştir. İnsanın olay ve olgulara bir açıklık getirme ihtiyacı ve bu konudaki girişimleri, ister istemez onun dünyayı algılayış biçimini değiştirmiş ve davranışlarında bir takım değişikliklere ya da düzenlemelere gitmesine neden olmuştur. İnsanda oluşan bu değişim ve dönüşüm, yaşamı anlamlandırmak amacıyla başvurduğu model ve yöntemlerin de süreç içerisinde değişmesine ve daha karmaşık bir hal almasına yol açmıştır. Bu durum insanı anlamaya çalışan psikoloji kuramları açısından da benzer bir süreci doğurmuş ve birbirinden farklı psikoterapi yaklaşımları açığa çıkmıştır. Bu hususta psikoterapi kuramları açısından gelinen önemli noktalardan biri de kurulan her terapötik etkileşimin içeriğinde çok derin dinamikler barındırdığını ve her birinin kendi içinde ele alınması gerektiğini iddia eden öznelerarasılık ve bağlamsalcılık kuramları olmuştur. Bu kuramsal düzlem, belirli kuramsal tanımlamalar ve çerçeveler dâhilinde insanı ve onun etkileşimini anlamaya çalışmanın çoğu zaman sınırlayıcı hatta zaman zaman da yanıltıcı olabileceğine dikkat çekmiştir. Bu nedenle öznelerarası bir bakış açısıyla, psikoterapi seanslarında terapistin danışanıyla kurduğu her ilişki ve etkileşimin bağlamsal olarak ele alınması gerektiği vurgulanmış ve kurulan her ilişkinin kendi içinde çözümlenmeyi bekleyen derin dinamikleri olduğu fark edilmiştir. Bu noktada danışanla senkronize olmuş etkin bir eş duyumun yanı sıra sezgilerin de sürece dâhil edildiği terapötik müdahalelerin; terapistlerin psikoterapi seansı esnasında başvurabileceği en etkili yöntemler olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu bilgiler ışığında bu çalışmanın konusu, bugün bilimin ulaştığı nihai nokta ve bu nokta açısından psikoterapideki öznelerarasılık ve Carl Gustav Jung’un bu minvaldeki görüşleri olacaktır. Bu bağlamda ilk olarak insanoğlunun bilinmeyenleri anlamlandırma serüveninde başvurduğu modellere kısaca yer vermekle başlanacaktır. Bu altyapıyı oluşturulduktan sonra kuantum mekaniğinin temel ilkeleri ile Jung’un yaklaşık yüzyıl öncesine dayanan Analitik Psikoloji Kuramının teorileri karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Son kısımda ise kuantum mekaniği perspektifinden öznelerarasılık ve bağlamsalcılık kuramları ve Jung’un kuramının bu noktadaki kilit rolü yorumlanacaktır.
Throughout history, human beings have tried to explain the phenomena that contain uncertainties for themselves by applying different paradigms. Human being’s need to clarify events and phenomena and his attempts on this subject have inevitably changed his way of perceiving the World and this caused him to make some changes or arrangements in his behaviour. This change and transformation in human beings has led to the cange in the models an methods he uses to make a sense of life and to become more complex. This situation has led to a similar process in terms of psychology theories trying to understand the individual and different psychotherapy approaches have emerged. In this regard, one of the important points reached in terms of psychotherapy theories has been the theory of intersub-jectivity, which claims that every therapeutic interaction has very deep dynamics in its content and that each one should be handled within itself. This theoretical plane drew attention to the fact that trying to understand man and his interaction within certain theoretical definitions and frameworks can be limiting and sometimes misleading. For this reason, from an intersubjective point of view, it was emphasized that every relationship and interaction that the therapist establishes with the client in psychotherapy sessions should be considered contextualy, and it was realized that each established relationship has deep dynamics waiting to be resolved in itself. At this point, therapeutic inter- ventions in which intuitions are included in the process as well as an effective empathy synchronized with the client; it was concluded that these are the most effective methods that can be applied during the psychotherapy sessions by the therapists.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Psychology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 15, 2022 |
Submission Date | January 19, 2022 |
Acceptance Date | August 5, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 5 Issue: 10 |