Tesbihât, en genel anlamıyla Allah’ı zikretmek, noksanlıklardan beri tutmak ve
şükretmek gibi anlamları ihtiva etmektedir. Allah’ı zikretmek ise İslâm hukukuna
göre farzdır. Namazlardan sonra yapılan zikr ve tesbihât da bu farza icabet etmenin
önemli bir vesilesidir. Ancak namaz sonrası yapılan tesbihâtın şer’i hükmü farz değil
sünnettir. İslâm’ın rükünlerinden biri olan namazdan sonra yapılan “tesbihât”,
birçok hikmete matuftur. Tesbihât, Allah’a yaklaşmak ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in
önemli bir sünnetini yerine getirme gayesi ile de asr-ı saadetten günümüze kadar
kesintisiz olarak uygulana gelmiştir. Mezheplerde farklı uygulamalarla kendisini
gösteren bu ibadet, Hz. Peygamber ve sahabe tarafından bireysel olarak uygulanmıştır.
Tesbihâtın, sonraki dönemlerde cehrî ve cemaatle tatbik edilmesi ise talim
amaçlıdır. Tesbihat uygulamalarındaki farklılığın kaynağı Hz. Peygamber’den varid
olan rivâyetlerin çeşitliliğidir. Dolayısıyla tesbihâtta standart bir formattan söz etmek
mümkün değildir.
Anahtar Kelimeler:
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | June 25, 2017 |
Submission Date | April 22, 2017 |
Acceptance Date | June 5, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 5 Issue: 9 |