Vâhidî, who is one of the important
linguistic interpretors of the Quran in the 5th century of the hegira, gave
works on various scholarly branches of the Arabic language. Vâhidî showed his
scholarly background in all these works of his. He mostly worked on the field
of the Quranic interpretation, and upon examining his interpretations, it can
be seen how much he marvelled in the Arabic language. Thus, he seems to have
given place to the information on language and grammar in almost every page of
his interpretation “el-Basît”. Within this context, he gave place,
largely, to such phenomena as mu‘arreb which had emerged as a result of the
interaction of the Arabic language with some neighbouring languages, and furûk
which means to identify the differences between synonyms of words, their exact
meanings and nuances among them. Whether Muarreb words take place both in the
Arabic language and in the Quran became a subject to controversies, and was
discussed in detail by scholars. Vâhidî
is of the linguists that admitted the presence of mu‘arreb words both in the
Quran and in the Arabic language. Therefore, he expounds all this kind of words
within the verses of the Quran. In addition, he differs from the accidentalists
on the phenomenon of furûk, and while dealing with such words he mentions the
differences between them.
Hicri beşinci yüzyılın önemli
dilbilimsel müfessirlerinden biri olan Vâhidî, Arapçanın farklı ilim
şubelerinde eserler vermiştir. Vâhidî, ilmî birikimini yazmış olduğu bu
eserlerin tümünde göstermiştir. Ağırlıklı olarak tefsir alanında çalışmalar
yapan müfessirin bu tefsirleri incelendiğinde, onun, Arapçaya ne kadar hâkim
olduğu görülecektir. Dolayısıyla, el-Basît adlı tefsirinin hemen hemen
her sayfasında dil ve gramere ait malûmata yer vermiştir. Bu bağlamda o, söz
konusu eserinde Arapçanın komşu diller ile etkileşimi neticesinde ortaya çıkan
mu‘arreb ve anlamca birbirine yakın kelimeler arasındaki farkları, onların asıl
anlamları ve bu anlamlar arasındaki nüansları tespit etmek manasındaki furûk
olgularına da genişçe yer vermiştir. Muarreb kelimelerin gerek Arapça’da
gerekse de Kur’ân’da yer alıp almadığı hususu ihtilafa konu olmuş ve ilim
adamları tarafından detaylı bir şekilde tartışılmıştır. Vâhidî, hem Arapça’da
hem de Kur’ân’da mu‘arreb sözcüklerin varlığını kabul eden dilcilerdendir.
Dolayısıyla, ayetlerdeki bu tür kelimelerin tümünü izah etmektedir. Bununla
birlikte o, furûk olgusu hakkında da teradüfçülerden farklı düşünmekte ve bu
gibi kelimeleri ele alırken aralarındaki farklara değinmektedir.
Subjects | Religious Studies |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2017 |
Acceptance Date | May 30, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 1 Issue: 2 |