Yol ve yolculuk, insanoğlunun varoluş serüveninin bir parçası olduğundan kültür ve coğrafya ayrımı olmaksızın bütün ezoterik düşüncelerde ortak bir imge olarak karşımıza çıkmaktadır ve bu düşüncelere ait klasik metinlerde sembolik örüntü içinde çok sık bir şekilde işlenmiştir. İnsanı büyük bir evren olarak ele alan ezoterik düşünce, insanın yaşadığı maddi âlemden kurtulup özüne ulaşmasını sağlayacak ve kendisini aşkın varlığın bilincine ulaşmasını sağlayacak bir yolculuğun gerekliliğine sürekli atıfta bulunur. Âşık Veysel’in iki kapılı bir hana benzettiği bu dünyada insan ömrü, varoluşla beraber bir başlangıca ölümle beraber bir sona bağlıdır ve insan bu arada menziline varmak için sürekli yürüyen bir yolcu konumundadır. Somut bir yolculuk gibi görünse de manevi bir niteliğe sahip olduğunu ve varoluşun asıl gayesinin de bu yolculuk olduğunu Kur’an’dan öğrenmekteyiz. Kur’an’ın insanın anlamsız yere yaratılmadığına yaptığı vurgu, onun varoluşunun bir anlam ve ideal üzerine konumlandırıldığını bize açıkça gösterir. İslam’ın mistik boyutunu oluşturan tasavvuf, insanoğlunun varoluş ideali ve sırtına yüklenen bilme sorumluluğunu, yeryüzüne düşüşü ve tekrar Allah’a dönderilişini; yol, yolcu ve yolculuk imgesiyle ifade eder. Mutasavvıflar, Allah’tan kopan ruhun tekrar ona yükselişini ve bu dönüşte yaşadığı manevi değişim, dönüşüm ve zorlukları bir sefer bağlamıyla anlatmıştır. Bu, aynı zamanda insan-ı kâmil olma sürecinin de ifadesidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Book Review |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | November 1, 2019 |
Acceptance Date | May 19, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 10 Issue: 1 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.