Türkiye’de
uzun zamandan beri yönetimde, adem-i merkeziyetçi eğilimler tartışılmaktadır.
Küreselleşme, bölgeselleşme, yerelleşme gibi gelişmeler yanında Avrupa Birliği
müktesebatı çerçevesinde de bu eğilim desteklenmektedir. Türkiye’de bunun yansıması olarak bir yandan
merkezi yönetim elinde bulundurduğu hizmetleri taşra birimlerine devir ederken,
diğer taraftan daha önemlisi ve ademi-i merkeziyetçi olanı ise yerel
yönetimlere doğru bir hizmet devrinin gerçekleşmesidir. Bu devrin mevzuattan
başlayarak uygulamaya kadar varlığını gösterdiği görülmektedir.
Sosyal hizmetlerde esas yerelleşme ise 633 sayılı KHK ile
gerçekleştirilmek istenmiş Anayasa Mahkemesinin düzenlemeyi iptal etmesiyle bu
durum gerçekleşmemiştir. Daha sonra 6518 sayılı Kanunla Bakanlar Kurulu’nun
belirleyeceği esaslar çerçevesinde bunun mümkün olabileceği belirtilmiştir. Bu
mevzuatın değişikliğinin de gösterdiği gibi sosyal hizmetlerde yerelleşme
eğilimi diğer birçok alanda olduğu gibi varlığını güçlü bir şekilde
hissettirmektedir. Bu eğilimin artarak devam edecek olması yerel yönetimlerde,
özellikle belediyelerde, sosyal hizmet uygulamalarının önemini ortaya
koymaktadır.
Bölüm | İktisadi ve idari Bilimler Sayısı |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 14 Sayı: 4 |