Nâzım Hikmet, şiir dili, temaların çeşitliliği ve evrenselliği, dünya insanı bakış açısı ile Türkçe şiirin dünyadaki en önemli temsilcilerinden biridir. Nâzım Hikmet’in dünyada oluşan imgesinin, şairin kültürel ve simgesel sermayelerinin, alanda karşılaştığı kısıtların bir sonucu olduğu düşünülebilir. Gisèle Sapiro, çeviri yoluyla yazınsal metinlerin uluslararası dolaşımı üzerine yaptığı çalışmalarda, kısıtların bazı koşullarda eyleyicilerin uluslararası tanınırlığını tetikleyebileceğini vurgular. Nâzım’ın da alanda karşılaştığı kısıtlar evrensel bilinirliğini bir anlamda tetiklemiştir. Nâzım Hikmet hem şiirinin gücü hem de kişisel yaşantısında karşılaştığı zorluklar neticesinde, toplumsal uzamda ideolojik anlamda aynı paralelde hareket ettiği eyleyicilerin ilgisini çekmiştir. Böylece, yasaklı olduğu için kendi memleketinde gerçekleştiremediği yazınsal alandaki dolaşımı, çeviriler ve özgürlüğü için yapılan kampanyalar sayesinde uluslararası yazınsal alanda gerçekleştirmiştir. Öyleyse, edebiyat alanında karşılaştığı politik, kültürel ve ekonomik kısıtların, iktidar sahiplerinin tahakkümünün ve maruz kaldığı simgesel şiddetin Nâzım’ın uluslararası alana taşınmasına katkıda bulunduğu düşünülebilir. Bu çalışmada, Pierre Bourdieu sosyolojisinde açıklanan alan, habitus, ekonomik sermaye, kültürel sermaye, toplumsal sermaye, simgesel sermaye, konum alma/konumlanma, ilişkisellik kavramları ve Sapiro’nun açıkladığı kısıt kavramı çerçevesinde, Nâzım Hikmet’in hangi koşullarda evrensel bir değere dönüştüğü, şiirlerinin hangi yıllarda, hangi dillere ve kimler tarafından çevrildiği dikkate alınarak görünür kılınmaya çalışılmıştır ve şairin hapishane hayatının kısıtlarına karşın sürdürdüğü usta-çırak ilişkileri incelenmiştir. Çalışmanın amacı ise yıllarını oldukça zorlu koşullarda kapalı mekânda geçirmesinin, Nâzım Hikmet’in evrensel boyuttaki tanınırlığına, üretkenliğine, insan ilişkilerine, yapılanırken yapılandırmasına nasıl katkı sağladığını, yani kısıtların şairin yaşamındaki olumlu etkilerini, şairin edebî, yaratıcı ve öğretici habitusu, yazınsal alandaki konumu, şiiri, yaşantısı ve tüm bunların ilişkiselliği doğrultusunda tartışmaktır.
Nâzım Hikmet is one of the most important representatives of Turkish poetry in the world by means of the language of his poetry, diversity and universality of the themes and his “man of the world” perspective. It can be thought that the image of Nâzım Hikmet in the world is the result of his cultural and symbolic capitals and the constraints he faced in the field. In the studies on the international circulation of literary texts by means of translation, Gisèle Sapiro emphasises that constraints may trigger international recognition of actors in some circumstances. In a sense, the constraints faced by Nâzım in the field triggered his universal recognition. As a result of both the power of his poetry and the difficulties he faced in his personal life, Nâzım Hikmet had attracted the attention of the actors with whom he had been moving ideologically parallel in social space. Thus, owing to translation of his poems and the campaigns held for his freedom, he fulfilled the circulation in the international literary field, which he could not actualise in the literary field of his own country because he was banned. Therefore, it may be considered that the political, cultural and economic constraints Nâzım had faced in the field of literature, the domination of the rulers and the symbolic violence that he had been exposed to contributed to his transfer to the international arena. In this study, within the framework of the concepts of field, habitus, economic capital, cultural capital, social capital, symbolic capital, position taking/positioning, relationality explained by Pierre Bourdieu in terms of his sociology and the notion of the constraint clarified by Sapiro, it has been tried to be brought into view in which circumstances Nâzım Hikmet had turned into a universal value by considering when his poems have been translated into which languages by whom and the master-apprentice relationships maintained by the poet despite the constraints of life in prison have been examined. The aim of the study is to discuss how spending his years in a confined space under hard conditions contributed to Nâzım Hikmet’s universal recognition, productivity, human relations, being structured while structuring, in other words, the positive effects of constraints in the poet's life, in accordance with the poet's literary, creative and instructive habitus, his position in the literary field, his poetry, his life and the relationality of all above.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 29 |