Tekirdağ, Trakya bölgesinin hububatını İstanbul’a ulaştıran limanıyla dikkat çeken bir şehir. Hububatın İstanbul’a sevk edilmesi işinde çoğu zaman bostanî hasekilerden mübaşir olarak yararlanılmıştır. 18. yüzyılda da bostanî hasekilerden yararlanılmakla beraber bu dönemdeki en önemli fark hasekilerin daha çok servet sahibi ailelerden çıkıyor olmasıdır. Onlardan biri olan Sirozî Mustafa Ağa, 18. yüzyılda İstanbul’un iaşe ihtiyacının karşılanmasında önemli görevleri yerine getirmiş bir a’yândır. Ticarethaneleri, çiftlikleri ve vakıflarıyla devletin ve ahalinin tanıdığı biridir. Sadece Tekirdağ’da değil aynı zamanda İstanbul’da da tanınmaktadır. Zira kendisi Mustafa Paşa’nın torunu ile evlidir. Bu akrabalık ve zenginlik ona zahire mübaşirliği, Edirne Bostancıbaşılığı gibi görevlerin verilmesini sağlamıştır. Ancak serveti ve statüsünü emanet edeceği bir oğlu olmadığından damatları kendisine verilen görevleri devam ettirmiştir. Kızlarından birini Tekirdağlı başka bir a’yânın tek oğluyla, diğerini yine a’yân olarak belirtilen bir haseki ile diğer kızı Hatice’yi ise Habib Ağa oğlu Veli ile evlendirmiştir. Sirozî, damatlar içinden Veli’nin önündeki hem isim hem kariyer hem de servet açısından en iyi örnektir. Nitekim Veli, Hatice ile evliliği neticesinde Tekirdağ’ın zenginlerinin arasına girebilmiş, zaman içinde kayınpederinin görevlerine getirilmiştir. Çalışma Mustafa Ağa’nın servetinin bir kısmını tasarrufunda bulunduran damadı Veli ve kızı Hatice üzerinde yoğunlaşmakta, karı-kocanın devraldıkları servetleri, yaşam standartları anlatılmakta ve bu servet etrafındaki ilişkiler ağına değinilmektedir. Makale, 18. yüzyılın statü-servet ilişkisinde ailelerin rolüne mikro ölçekte katkı sağlamayı hedeflemekte olup hem Tekirdağ’ın aile tarihine katkı sunulacak hem de Osmanlı toplumunda ilişkiler ağına bir örnek oluşturacaktır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2021 |
Submission Date | February 28, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |