During his first years as sultan, Mahmud II faced direct threats to his life from the Janissaries and their allies in Istanbul. Although he was able to keep his life and throne during the Alemdar Incident of 1808, he endured continuous political harassment and humiliation at the hands of the Janissaries in the following years. Such bitter experiences left deep scars in Mahmud II’s psyche and he developed a deep hatred for his tormentors. Even his well-planned victory in 1826 and the destruction of the Janissaries could not convince the sultan that the Janissary threat was over. As a result, Mahmud II urged his ministers and officials to be vigilant for any signs of Janissary conspiracy following the so-called Auspicious Event in 1826. As his hypersensitivity on the subject led him to believe any allegation of potential Janissary plots and reprimand his ministers for their negligence, government officials quickly realized that they had to appear more vigilant than the sultan if they were to protect their careers. Some even exploited the sultan’s weakness by exaggerating rumors or feeble attempts at rebellion as empire-wide Janissary conspiracies, seeking to get into the sultan’s good graces. This atmosphere of paranoia had serious consequences for ordinary people, as anyone accused of criticizing or voicing an opinion against the sultan’s new regime risked being exiled or executed. Thus, the period between 1826 and 1830 witnessed the uncovering of alleged Janissary plots against Mahmud II’s administration and the subsequent executions and exiles of former Janissaries and civilians.
European Research Council (ERC)
849911
Sultan II. Mahmud saltanatının ilk yıllarında yeniçeriler ve müttefiklerinin hayatına yönelik ciddi tehditlerine maruz kaldı. Sultan 1808’deki Alemdar Vakası sırasında hayatını ve tahtını korumayı başardıysa da, yeniçeriler belli bir süre daha sultanın şahsına yönelik siyasi aşağılama ve tacizlere devam ettiler. Bu acı tecrübeler II. Mahmud’un halet-i ruhiyesinde sadece derin yaralar bırakmakla kalmadı aynı zamanda yeniçerilere karşı büyük bir nefret duygusunu da beraberinde getirdi. 1826’da iyi ve sabırla uygulanmış bir plan doğrultusunda Yeniçeri Ocağı’nın ortadan kaldırması bile sultanı iktidarına yönelik yeniçeri tehdidinin geçtiği konusunda ikna edemedi. Sultan bu yüzden vezirlerini ve diğer devlet görevlilerini potansiyel bir yeniçeri komplosuna karşı her daim uyanık olmaları konusunda uyarmaya devam etti. Yeniçeriler konusundaki bu aşırı hassasiyeti sultanı en ufak komplo ihbar ve ithamlarına dahi inanmaya ve vezirlerini ihmalkârlıkla suçlamaya kadar götürdüğünden, vezirler ve paşalar bu dönemde kendi kariyerlerini korumanın yeniçerilik konusunda sultandan daha hassas görünmekte yattığını anlamakta gecikmediler. İçlerinde bazıları sultanın bu zafiyetini istismar ederek önemsiz dedikodu ve olayları imparatorluk geneline yayılmış yeniçeri komploları olarak lanse ederek sultanın gözüne girmeye çabaladılar. Bu hâkim atmosfer sıradan halk ve sabık yeniçeriler için ciddi sonuçlar doğurdu; sultanın yeni rejimini ve reformlarını eleştiren ya da en ufak muhalif görüş belirten herkes sürgün ya da idam cezası riski ile karşı karşıyaydı. Bu sebeple, 1826 ile 1830 arası dönem II. Mahmud yönetimine karşı çeşitli yeniçeri komplolarının birbiri ardına ortaya çıkarıldığı ve sabık yeniçeriler ile sivillerin sürgün ve idam cezasına çarptırıldığı bir dönem oldu.
849911
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Project Number | 849911 |
Publication Date | June 14, 2022 |
Submission Date | December 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 |