Izmir
Konak Square has started to acquire its identity as the government square
through construction of public places during the Tanzimat period. The square
was enlarged by removing or destroying most of the surrounding structures in
the course of time. In this zone, where sweeping alterations have taken place,
few buildings identified with the square still remain. Each of these remaining
buildings represents different time periods. The Yalı Mosque is one of the
structures that experienced serious changes and transformations along with the
square. This small building in the style of a masjid which stands out through
its Kütahya tiles and classical Ottoman architectural style was built by Ayşe
Hanım in the mid-18th century. This study examines Ayşe Hanım’s life, her
family, endowments, the state of her waqf after her passing, and the waqf
buildings, including the mosque.
Ayse
Hanım is the daughter of Dervishzade Mehmed Pasha, the chief admiral of İzmir
province. Her grandfather Dervish Agha was one of the ayans (local notables) of
the Birgi District, and her husband was Hazinedarzade Müderris Mehmed Efendi.
Ayşe Hanım, engaged in trade at the Izmir Port, shortly before her death built
a madrasah next to her mansion on the waterfront in 1749, and a masjid six
years later, in 1755. In order to establish income source for the waqf, she
donated her real estate including an inn, a pier, a mansion, a store, a soap factory,
and an olive grove. These structures, known by the name of Ayşe Hanım in the
18th and 19th centuries, were later referred to as Yalı Mosque and Yalı
Madrasah. The madrasa was demolished during the last period of the Ottoman
Empire, when the construction process of the Izmir Government Building and the
expanding the Konak Square were taking place. Yalı Mosque, on the other hand,
was rebuilt in a different location after being demolished in the second half
of the 19th century. The mosque preserved its existence to this day through
considerable renovations in the early 20th century. Ayşe Hanım established one
of the prominent women’s waqfs of the time period, thereby has sought to
ameliorate various aspects of the life in the city such as religious, educational
and cultural activities. The contents and details found in the charter of the
waqf not only reflect the conditions and the service aspects for the
functioning of a waqf, and the world of women as well as their philanthropic
capacity during the time period, but also reveal several aspects of
18th-century Izmir.
İzmir Konak
Meydanı, Tanzimat sürecinde kamusal alanların inşa edilmesiyle birlikte hükümet
meydanı hüviyeti kazanmaya başladı. Çevresindeki yapıların çoğu, zaman içinde
yıkılarak ya da ortadan kaldırılarak meydanın etrafı genişletildi. Köklü
değişimlerin yaşandığı bu alanda, meydanla özdeşleşmiş ve her biri ayrı bir
dönemi temsil eden birkaç eser kaldı. Bu yapılardan biri meydanla birlikte
ciddi değişim ve dönüşümler geçirerek varlığın devam ettiren Yalı Cami’dir. 18.
yüzyıl ortalarında Ayşe Hanım tarafından yaptırılan mescid tarzındaki bu küçük
yapı, Kütahya çinileri ve klasik Osmanlı mimarisi tarzıyla dikkat çekmektedir.
Bu çalışmada camiyi yaptıran Ayşe Hanım’ın hayatı, ailesi, vakfiyeleri,
kendisinden sonra vakfının durumu ve caminin de içinde yer aldığı vakıf
eserleri hakkında bilgi verilmektedir.
Ayşe Hanım, İzmir ve çevresinde kaptan-ı deryalık
görevlerinde bulunan Dervişzâde Mehmed Paşa’nın kızıdır. Dedesi Birgi Kazası
ayanlarından Derviş Ağa, eşi Hazinedarzâde Müderris Mehmed Efendi’dir. İzmir
limanında ticaretle meşgul olan Ayşe Hanım, vefatından kısa zaman önce
sahildeki konağının yanına 1749’da bir medrese, 6 yıl sonra 1755’te bir mescid
yaptırdı. Vakfa gelir getirmesi için sahip olduğu han, iskele, konak, dükkân,
sabunhane ve zeytinlik gibi gayrimenkullerini vakfetti. 18 ve 19. yüzyıllarda
Ayşe Hanım’ın ismiyle bilinen bu yapılar, sonraki dönemde Yalı Cami ve Yalı Medresesi
olarak anılmaya başlandı. Medrese, Osmanlı’nın son döneminde İzmir Hükümet Binasının
yapılması ve önündeki Konak Meydanı’nın genişletilmesi sürecinde yıkıldı. Yalı
Camii ise 19. yüzyılın ikinci yarısında yıkılınca yeri değiştirilerek tekrar
inşa edildi. 20. yüzyıl başlarında ciddi tadilatlar geçiren cami yapısı bu
sayede varlığını günümüze kadar korudu. Ayşe Hanım, dönemin sayılı kadın vakıflarından birini
kurarak şehrin dini hayatına, eğitim ve kültür faaliyetlerine yön vermeye
çalıştı. Vakfiyede
yer bulan detaylar, vakfın işleyişi için belirlenen şartlar ve hizmet
cihetleri, dönemin kadın dünyasını ve hayırseverliğini yansıttığı gibi İzmir’in
18. yüzyıldaki durumuna çeşitli açılardan ışık tutmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 11, 2019 |
Submission Date | March 25, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |