Norbert Elias believes that when viewed from a broad perspective, history tends to have a certain direction. In the context of Western societies, Elias refers to this tendency as the "Civilizing Process." In this context, he focuses on the changes in etiquette and social behaviours within the court society from the Middle Ages to the 19th century, demonstrating that behaviours gradually became more refined. In his magnum opus, “The Civilizing Process,” Elias attempts to elucidate the dynamics of this transformation. He conducts this analysis based on both sociological and psychological foundations, and the significance of these two disciplines is emphasized in the subtitle of the book. Although Elias presents his theory in a macro context, his concepts can be applied to organizational studies and research in human management.
Elias identifies certain centralization tendencies and increasing intersections as fundamental elements in his theoretical framework. According to him, on one hand, the monopoly on the use of violence associated with the formation of nation-states through taxation has led to centralization, while on the other hand, the functional division highlighted by the transition from a natural economy to a monetary economy and the consequent increase in interdependencies have nourished the development of the civilizing process.
In this study, I will attempt to demonstrate how Elias's theory can be applied to interpret certain developments in the history of HRM. Specifically, I will reexamine state regulations, which are one of the variables in Bruce E. Kaufman's set of variables used to explain the history of HRM, as one of the centralization tendencies in Elias's theory. Thus, I will endeavor to show that in the early stages of HRM history, where humans were viewed as commodities, they have now become a value in mainstream HRM as a reflection of the civilizing process.
Norbert Elias, tarihin kuş bakışı ile bakıldığında bir yöne doğru eğilimli olduğunu düşünür. Elias, Batı toplumları bağlamında bu yönelime “Uygarlık Süreci” demektedir. Bu bağlamda, Orta Çağ’dan 19. yüzyıla kadar saray toplumu çevresinde adabı muaşeret davranışlarındaki değişime odaklanmakta ve çok basitçe davranışların gitgide inceldiğini ortaya koymaktadır. Elias, ‘magnum opus’u olan Uygarlık Süreci’nde bu değişimin dinamiklerini ortaya koymaya çalışır. Bu analizi hem sosyolojik hem de psikolojik temellere dayanarak yapar, nitekim bu her iki disiplinin önemi kitabın alt başlığında da vurgulanır. Elias her ne kadar kuramını makro bir bağlamda ortaya koysa da onun kavramları örgüt araştırmaları ve insan yönetimi araştırmaları için de başvurulabilecek kavramlar niteliğindedir.
Elias, kuramsal çerçevesinin temeline bazı merkezileşme eğilimleri ile artan kesişimsellikleri koyar. Buna göre ulus devletlerin oluşumu ile sonuçlanan vergi tekeli ile şiddet kullanma tekeli bir yandan; doğal ekonominin yerini alan para ekonomisinin üzerinde durduğu işlevsel bölünmenin artması ve dolayısıyla da karşılıklı bağımlılıklarla çıkarların artması ise diğer yandan uygarlık sürecinin gelişimini beslemiştir.
Bu çalışmada Elias’ın bu kuramı ile İKY tarihindeki bazı gelişmelerin okunabileceği gösterilmeye çalışılacaktır. Özellikle Bruce E. Kaufman’nın İKY tarihini açıklamak üzere başvurduğu değişkenler setinde yer alan devlet regülasyonları, Elias’ın kuramındaki merkezileşme eğilimlerinden birisi olarak yeniden okumaya tabi tutulacaktır. Böylece İKY tarihinin erken evrelerinde, bir meta olarak görülen insanın, uygarlık sürecinin bir yansıması olarak günümüzde ana akım İKY’de bir değere dönüşmüş olduğu gösterilmeye çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Labor Economics and Industrial Relations |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | August 1, 2024 |
Publication Date | July 31, 2024 |
Submission Date | April 13, 2024 |
Acceptance Date | June 18, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 3 Issue: 82 |