Türkiye’de iç siyasetteki belirgin farklılıklara rağmen Atatürk dönemi, tek partili
yıllar ve çok partili demokrasiye geçiş dönemlerinde takip edilen dış politika anlayışına
bakıldığında şaşırtıcı bir devamlılığın olduğu gözlenmektedir. Bu durumun bariz
örneklerinden biri olan Kıbrıs meselesi, büyük ölçüde Lozan Antlaşması’nın öngördüğü
devletler arasındaki siyasal düzene olan bağlılıktan ileri gelen bir siyaset anlayışıyla Türk
devlet adamlarının ilgi alanına girmemiştir. Kıbrıs Türk toplumu ile olan yoğun kültürel
etkileşim, Türkiye’de siyasal karar alıcıların uzun yıllar boyunca ada sakinlerini Türkiye’ye
göç etmeye özendirmek dışında radikal bir dış politik manevraya girişimlerine vesile
olmamıştır. Kıbrıs’ı Türkiye’nin dış politikasındaki kırmızı çizgilerinden biri haline getiren
Londra Konferansı,hem Kurtuluş Savaşı’ndan sonra dostluk ilişkisine evrilen Türk-Yunan
ilişkilerini uzun sürecek bir istikrarsızlık sürecine sürüklemişhem de bölgesel bir krize neden
olmuştur. Bu anlamda, Türkiye’nin Kıbrıs politikasını ilk kez dünyaya duyuran Londra
Konferansı’nın ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerek Kıbrıs meselesinin tarihsel gelişimine
katkı sunması bakımından gerekse de Türkiye’nin Kıbrıs meselesindeki temel tezlerindeki
süreklilik ve değişimin daha iyi anlaşılması bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
Despite significant differences in domestic politics in Turkey, it is observed that there
is a surprising continuity when looked at the foreign policy understanding that is followed
in the Atatürk period, The single- party regime and the transition period to The multi-party
democracy.The Cyprus issue, forming one of the obvious examples of this situation, has
not entered into the interests of the Turkish statesmen with a political understanding that
is largely due to the loyalty of the political order between the states envisaged by the Treaty
of Lausanne. The intense cultural interaction with the Turkish Cypriot community was not conducive to a radical political maneuver other than political decision makers in Turkey
encouraging the residents of the island for immigration to Turkey for many years.London
Conference, making Cyprus as one of the red lines in Turkey’s foreign policy has not only led
to a long period of instability in the Turkish-Greek relations that have evolved into friendship
after the War of Independence but also caused a regional crisis. In this regard, the detailed
examination of the London Conference, which announced Turkey’s foreign policy towards
Cyprus to the world, is of great importance both in terms of contributing to the historical
development of the the Cyprus issue and in terms of a better understanding to the continuity
and change in the basic theses of Turkey in the Cyprus issue.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 19, 2018 |
Submission Date | January 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 18 Issue: 36 |