İsmail
Hakkı Bursevî (ö. 1137/1725) Osmanlı âlim ve sûfîleri arasında eserlerinin
çokluğuyla bilinen Ekberî geleneğe mensup bir âlim-sûfîdir. “Rûhu’l-Beyân”
isimli bâtınî-işârî tefsirinin yanı sıra Nevevî’nin (ö. 676/1277) kırk hadisi
üzerine yaptığı tercüme-şerh çalışması, kendisinin derlediği kırk hadis üzerine
yaptığı Arapça şerh ve de müstakil hadislerin üzerine yazdığı risaleler, onun
işârî tefsir ameliyesinin Kur’ân-ı Kerimle sınırlı kalmadığını ortaya koymaktadır.
Osmanlının son döneminde yaşamış önemli biyograflardan Bursalı Mehmed Tahir’in (ö.
1925) Osmanlı Müellifleri’ndeki Bursevî ve “Rûhu’l-Beyân” tavsifleri Bursevî’nin
Osmanlı âlim-sûfîleri içerisindeki ayrıcalıklı yerini ortaya koymaktadır.
Mehmed Tahir’in Bursevî tavsifinden hareketle Bursevî’nin ‘Mü’min Mü’minin
Aynasıdır’ hadis-i şerifi üzerine yazdığı müstakil risaleyi konu edinen bu
makalede onun işârî tefsire olan bakış açısı, zâhirî ve bâtınî yorum konusunda
tutturduğu denge hassasiyeti Ekberî geleneğe mensup Afîfüddin Tilimsânî’nin (ö.
690/1291) sûfîlerin işârî tefsir ameliyesinde ittifakla başvurduğu ‘Kur’ân-ı
Kerîm’in zâhiri, bâtını, haddi ve matla‘ı vardır’ hadis-i şerifi üzerine
getirdiği yorum üzerinden incelemeye tabi tutulmuştur. Tilimsânî’nin ana
hatlarıyla İslâmî ilimler tasnifini de içeren söz konusu yorumunu şöyle
özetlemek mümkündür: Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şerifler üzerine getirilen
yorumlarda zâhir/ilim ve bâtın/irfan anlamın varlığını, ayrıştığı/had ve
birleştiği/matla‘ noktaları tek bir anlam bütününün parçaları olarak tespit
etmek. Bu tespitin bir diğer boyutu Tilimsânî’nin metinleri ilim-irfan-tahkik
üçlemesi içerisinde tasnif edişine dayanmaktadır. Söz konusu üçlü ayrıma göre
had ve matla‘ı bilmek tahkike karşılık gelmektedir. Afifüddin Tilimsânî’nin söz
konusu hadis-i şerif üzerine getirdiği teknik ve cami yorumu diğer sûfîlerde
bulmak güçtür. Bu makalenin amacı Tilimsânî’nin getirdiği nazarî yorumun amelî
yansımasını Bursevî’nin ‘Mü’min Mü’minin Aynasıdır’ hadis-i şerifi üzerine
getirdiği yorumlar üzerinden tespit etmek ve bu vesileyle farklı zamanda
yaşamış Ekberî sûfîlerin kullandıkları asıllar (usûl) ve bu asıllardan bilgi
çıkarma yöntemleri (menhecü’l-istinbât) arasındaki bütünlüğe ve sürekliliğe
işaret etmektir. Bu amaca binaen Tilimsânî’nin söz konusu tasnifinden hareketle
Bursevî’nin makaleye konu edinilen hadis üzerine getirdiği yorumlar arasında
beşer cinsine ait müminle ilgili olanları zâhirî, cin ve melek cinsine ait
müminle ilgili olanları bâtınî ve Hak Mü’minle ilgili olanları ise zâhirî ve bâtınînin
ayrıldığı/had ve birleştiği/matla‘ yerleri ortaya koyan yorumlar olarak tespit
edilmiş ve detaylandırılmıştır. Makalenin amacı öncelikli olarak Bursevî’nin ‘Şerhu
Kavlihî ‘Aleyhi’s-Selâm: el-Mü’minü Mirâtü’l-Mü’min’ isimli eserinin incelemesi
olduğu için söz konusu eserin tahkikine ekte yer verilmiştir.
Ismail Hakkı Bursevī (d. 1137/1725) is a scholar-Sufi of the Akbarī tradition who is widely known among Ottoman scholars and Sufis for his prolific works. Among his works, the allegorical exegesis Rūḥ al-Bayān is of singular importance. This paper, which deals with Ismail Hakkı Bursevī’s treatise on the ḥadīth ‘The believer is a mirror of his fellow believer’, will examine Ismail Hakkı Bursevī’s perspective on allegorical exegesis, the delicate balance that he observes in his literal and esoteric interpretations, alongside the Akbarian ‘Afīf al-Dīn Tilimsānī’s (d. 690/1291) interpretation of the ḥadīth that the Quran possesses an outer, inner, limited, and highest meaning. This interpretation of Tilimsānī’s, which integrates his general classification of the Islamic sciences, can be summarized as follows: evaluating the interpretations advanced on the Quran and ḥadīths which have a meaning of outer/knowledge/ilm and inner/gnosis/ma‘rifah, and the points at which they are separated/ḥadd and and united/maṭla‘ are, as parts of a whole, all within a single meaning. Another aspect of this evaluation is based on the classification of the tripartite ‘ilm-‘irfān-taḥqīq in the works of ‘Afīf al-Dīn Tilimsānī. It is difficult to find when it comes to other Sufis the likes of ‘Afīf al-Dīn Tilimsānī’s technical and extensive interpretation on the said ḥadīth. The purpose of this paper is to determine the practical reflection of Tilimsānī’s theoretical interpretation through Ismail Hakkı Bursevī’s interpretation of the ḥadīth ‘The believer is a mirror of his fellow believer’, and, therefore, to also point out the coherence and continuity of the Akbarian Sufis’ methods and the knowledge that they derived from them. Additionally, by using Tilimsānī’s above-mentioned classification as a starting point, we have identified and elaborated on Bursevī’s interpretations on the said ḥadīth as interpretations of outer (ẓāhirī) for those about the believers belonging to the human genus (al-mu’min al-basharī), inner (bāṭinī) for those concerning the believers of the jinn or angelic genus (al-mu’min al-jinnī va’l-malakī), and as for those that are related to God the Faithful (Al-Mu’min) is where the outer and inner were separated/ḥadd united/maṭla‘. Included in the appendix is a critical edition of Sharḥ Qawlihi ‘Alayhi al-Salām: Al-Mu’min Mir’āt al-Mu’min.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2019 |
Submission Date | October 8, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 19 Issue: 2 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.