Since the early years of
Islam, lecture rings have been established in the places where people gather
and these places have the characteristic of being non-formal education
institutions. During
the Ottoman period, religious education was widely carried out in places where
people gathered, such as mosques, dervish
lodges and village rooms, where this tradition was intact. In addition to the sermons made in these places,
certain books especially read in village rooms and houses formed the basis of
this education. Some religious books, which were effective in
determining the religious understanding of the people within the scope of
non-formal education and which were often read at the time, contained
inaccurate information. The aim of this article is to evaluate the books
entitled Muhammediye, Envârü’l-Âşıkîn,
Müzekki’n-Nüfûs, and Kara Davut, which were influential in
determining the religious understanding of the people within the scope of
non-formal education and which were read by the majority at that time. In this
study, especially the narratives that contradict the Qur'an and Sunnah in these
books were examined. In the article, document analysis method was used and the
data were evaluated using content analysis. There have been attempts to
close this gap, which has often been insufficient in learning and
understanding and taking folk religious knowledge and putting it at
the center of life. The false teachings of some cults, superstitions,
superstitions, and Israelites, which do not conform to the Qur'an and Sunnah,
and sometimes hearsay information, which are heard orally, have had an effect
on people. Fame, money, etc. in mosques and masjids or in places where there is
a large community of people, the narratives of parable preachers who preach for
purposes and always decorate their sermons with stories have also succeeded in
filling this gap and attracted the attention of the public. The influence of
cults is more evident in the formation of the perception of religion in the
Ottoman Empire than in the madrasas. Because most of the books read at that
time are from Sufism. The language of these works is Turkish, oriented towards
practical life, the imagination of the society, the information needed to be
presented in a simple but concrete form, the story and narrations to be given
place, Angel hereafter Paradise hell, etc. the preference of mythical
narratives due to the influence of Sufism on the subjects of the unseen has
increased the public's demand for these works. These works, which mobilize the
religious feelings of the people and are intended to give an Islamic identity
to the public, have the potential to create a false perception
of religion from time to time by directing to a
superstition based life (fatalism, laziness, negative view of women, etc.)
that does not conform to the basic principles of religion. At that time, the scholars who grew up in the madrasa
were not very successful in putting alternative works that were Turkish
language, easily understood and prepared for the public. Thus, these works were
read and the information in them was mostly adopted without question, and a religious understanding
was formed in this direction. The fact that these works are being published
today shows that these books, which contain much false and objectionable
information, are still regarded and respected by our people and are among the
sources of public piety.
İslam’ın ilk yıllarından itibaren insanların
toplandıkları mekânlarda ders halkaları oluşturulmuş, bu mekânlar birer yaygın
eğitim kurumu olma özelliğine sahip olmuşlardır. Osmanlı döneminde de bu
gelenek bozulmamış cami, tekke ve köy odası gibi insanların toplandıkları mekânlarda
yaygın nitelikte din eğitimi yapılmıştır. Bu mekânlarda yapılan vaazlar yanında özellikle köy odaları ve evlerde
okunan belirli kitaplar bu eğitimin temelini oluşturmuştur. Yaygın eğitim kapsamında halkın
dini anlayışını belirlemede etkili olan ve o dönemlerde sıklıkla okunan bazı dini
kitaplar, içerisinde doğru olmayan bilgiler barındırmıştır. Bu makalenin amacı, yaygın eğitim kapsamında halkın dini anlayışını
belirlemede etkili olan ve o dönemlerde çoğunluk tarafından okunan
Muhammediye, Envârü’l-Âşıkîn,
Müzekki’n-Nüfûs ve Kara Davut isimli kitapları değerlendirmektir. Çalışmada bu
kitaplarda yer alan özellikle Kur’an ve sünnet ile çelişen rivayetler ele
alınıp incelenmiştir. Makalede,
doküman incelemesi yöntemi kullanılmış, veriler içerik analizi kullanılarak
değerlendirilmiştir. Halk dini bilgilerini
öğrenmede, anlamada ve hayatın merkezine almada çoğu zaman yetersiz kaldığından
oluşan bu boşluğu kapatma teşebbüsleri olmuştur. Bazı tarikatların Kuran ve
sünnete birebir uymayan yanlış öğretileri, bazı batıl inanç, hurafeler ile İsrailiyyat
bazen de sözlü olarak dinlenilen kulaktan dolma bilgiler insanlar üzerinde
etkili olmuştur. Cami ve mescitlerde veya kalabalık halk topluluğunun bulunduğu
yerlerde şöhret, para vb. farklı amaçlarla vaaz eden ve vaazlarını daima
hikâyelerle süsleyen kıssacı vaizlerin anlatımları da bu boşluğu doldurma
konusunda başarılı olmuş ve halkın ilgisini çekmeyi başarmıştır. Osmanlıda
halkın din algısının oluşmasında medreselere kıyasla tarikatların etkisi daha
belirgindir. Çünkü o dönemde okunan kitapların çoğu tasavvuf kaynaklıdır. Bu
eserlerin dilinin Türkçe olması, pratik hayata yönelik olması, toplumun hayal
gücü, ihtiyacı olan bilginin basit ama somut biçimde sunulması, kıssa ve
rivayetlere yer verilmesi, melek, ahiret, cennet, cehennem vb. gaybi konularda
tasavvufun da etkisiyle efsanevi anlatımların tercih edilmesi, bu eserlere
halkın rağbetini artırmıştır. Halkın dini duygularını harekete geçiren ve
halka İslami bir kimlik kazandırma amaçlı olan bu eserler, zaman zaman dinin temel prensiplerine uymayan, hayatın gerçekleri
dışında hurafe temelli bir yaşayışa (kadercilik, tembellik, kadına olumsuz
bakış vs.) yönelterek doğru olmayan bir din algısı oluşturma potansiyeline
sahip olmuştur. O dönemde medreseden yetişen âlimler ise dili Türkçe olan,
kolay anlaşılır ve halka yönelik hazırlanan alternatif eserler koyma yolunda
çok başarılı olamamışlardır. Böylece bu eserler okunmuş içerisindeki bilgiler
çoğunlukla sorgusuz-sualsiz benimsenmiş ve bu doğrultuda bir din anlayışı
oluşmuştur. Bu eserlerin günümüzde basılıyor olması, içinde birçok
yanlış ve sakıncalı bilgi bulunan bu kitapların halkımız tarafından hâlâ itibar
ve ilgi gördüğünü, halk dindarlığının kaynakları arasında yer aldığını
göstermektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2019 |
Submission Date | October 9, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 19 Issue: 2 |
Correspondence Address
Cukurova University, Faculty of Theology, Balcali Campus, 01330, Saricam/Adana.