Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevî ve Suffa’nın taşıdığı eğitim fonksiyonu kendisinden sonra dinî ilimlerin teşekkül sürecinde ders halkalarında, ilim meclislerinde, evlerde, mescit ve camilerde gerçekleştirilmiş, sonrasında eğitim ve öğretime hasredilmiş mekânlar olarak medreseler de farklı dönemlerde yaygınlaşarak devam etmiştir. Bilhassa 5./11. yüzyıldan 7./13. yüzyıla kadar olan dönem, İslâm dünyasında medreselerin ve diğer eğitim-öğretim kurumlarının tesis edilip iyice yayıldığı bir dönem olmuştur. Büyük Selçuklular devri (1040-1157), İslâm eğitimi tarihi ve özellikle medrese tarihi açısından önemli gelişmelerin yaşandığı bir devirdir. Büyük Selçukluların Türk-İslâm kültür tarihindeki en büyük katkılarından biri ise Tuğrul Bey (1040-1063)’den itibaren İslâm coğrafyasında mescit, medrese, hân, kütüphane, dârüşşifa, ribât ve kervansaraylar inşa edilmesidir. Dolayısıyla bu dönemde sadece siyasî ve askerî değil, kültürel anlamda da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Birer yükseköğretim kurumu olarak Nizâmiye Medreseleri’nin Büyük Selçuklu veziri Nizâmülmülk (öl. 485/1092) tarafından kurulması ve İslâm dünyasının farklı bölgelerine yayılması da bu dönemde gerçekleştirilmiştir. Medreselerin kurulmasıyla birlikte hem eğitim hem de kültürel anlamda önemli atılımlar sağlanmış, kurumsal ve kültürel anlamdaki bu gelişmeler Bağdat merkezli kurulan Nizâmiyeler ile devam etmiştir. Ehl-i Sünnet düşüncesinin ve daha özelde Şâfiî fıkhının (ve Eş‘arî kelâmının) güçlendirilerek Bâtınîlik gibi heretik oluşumların faaliyet alanını daraltmak, dönemin önde gelen âlimleri vasıtasıyla Sünnî düşüncenin halka yayılmasını sağlamak, devletin ihtiyaç duyduğu dinî, adlî, idarî ve eğitici kadro ihtiyacını karşılamak, maddî imkânlardan yoksun öğrencilerin eğitim almalarını sağlamak gibi gayelerle Nizâmülmülk, ülkenin farklı bölgelerinde çok sayıda medrese kurup bunları vakıflarla desteklemiştir. Bu kurumların sayısı hakkında kesin bir hüküm vermek zor olsa da bunların fürû‘ ve usûlde Şafiî müntesiplerine hasredildiği aşikârdır. Bu durum medreselerin Nizâmiye Medreseleri ile sınırlı olduğu anlamına gelmemelidir. Zira aynı yıl (459/1067) Bağdat’ta Nizâmiye Medresesi ile birlikte Hanefî mensuplarına yönelik Ebû Hanîfe Medresesi (Meşhedü Ebî Hanîfe) kurulduğu bilinmektedir. Bunların dışında hem devlet adamlarının hem de hayırsever insanların kurduğu daha başka medreseler de mevcuttur. Ancak bu çalışma, Nizâmiye Medreseleri ve bunlar arasından Bağdat Nizâmiye Medresesi’yle sınırlıdır. Çalışmanın Bağdat Nizâmiyesiyle sınırlı olmasının sebebi ise hem hakkında (açılışı, burada görev yapan müderris, muîd ve talebeler vs.) daha fazla malumatın olması hem de vakfiyesinin bir kısmının bazı tarih kaynaklarında zikredilmesidir. Çalışmamızda Nizâmiye Medreseleri’nde okutulan ilimler Bağdat Nizâmiye Medresesi’ne ait vakfiye, bu kurumlarda öğretimde bulunan müderris ve öğrenim gören talebelere ait kimi biyografik verilerden hareketle ortaya konulması amaçlanmaktadır. Hem sözü edilen veriler hem de kuruluş amaçları göz önünde bulundurulduğunda Nizâmiye Medreseleri’nde ağırlıklı olarak dinî (Kur’ân ilimleri, kırâat, tefsîr, hadîs, fıkıh, vs.) ve edebî ilimlerin (sarf, nahiv, lügat vs.) tedris edildiği görülmektedir. Bu ilimler arasından fıkıh ve fıkha dair ilimlerin özel bir ağırlığı olmuştur. Dolayısıyla Nizâmiye Medreseleri, önceliği fıkıh eğitimi olan kurumlardır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 25, 2021 |
Submission Date | September 10, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 21 Issue: 2 |