Breast cancer is the most frequently diagnosed type of cancer and the foremost reason of the death of women from cancer. Hormone receptor positive breast cancer is the most frequent type of breast cancer. Anastrosole is one of the aromatase inhibitors which is indicated for early stage of hormone receptor positive breast cancer of postmenopausal women. A 67-year-old woman was refered to Rheumatology Department from Medical Oncology Department for skin rashes which have started 3 months ago. In her medical history, she was diagnosed as infiltrative ductal carcinoma grade-2 in the right breast. She had a modified radical mastectomy operation for the right breast and subsequently, anastrosole was started as her hormone receptor was found positive in histopathological examination. The drug was stopped after 5 years by her oncologist however she went on using the drug on her own demand. Three months before her referral, non-itchy, painless reddish rash was started on legs and arms. After careful physical and laboratory examination and histopathologic alevaluation, she was diagnosed as middle-vessel necrotising vasculitis. Anastrosole was stopped. Steroid and azathyoprine were started. On the fifth month of therapy, all skin lesions were resolved with postinflammatory hyperpigmentation. No additional problem was met. This case report is suggesting that, anastrosole which is a frequently preferred agent in recentyears, could also cause leucocytoclastic vasculits. Very rare cases with cutanous vasculitis were previously presented. This case report suggests that, during the management of patients under anastrosole therapy, cutanous vasculitis should be monitored carefully.
Meme kanseri en fazla tanı konulan kanser çeşididir ve kadınların kanserden ölümlerin en önde gelen sebebidir. Hormon reseptör pozitif meme kanserleri en sık görülen meme kanserleridir. Aromataz inhibitörlerinden biri olan anastrozol, postmenopozal erken dönem hormon reseptörü pozitif olan kadınlar için endikedir. 67 yaşında kadın hasta, üç ay önce başlayan ve giderek artan cilt döküntüleri nedeniyle Medikal Onkoloji bilim dalı tarafından romatoloji bilim dalına konsülte edildi. Anamnezden öğrenildiğine göre hasta, 2001 yılında sağ meme infiltratifduktalkarsinom grade-2 tanısı almıştı. Sağ meme radikal mastektomi uygulanmış ve ardından hormon reseptörü pozitif ve postmenopozal bir hasta olması nedeniyle anastrozol tedavisinin başlanmıştı. Hastanın anastrozol tedavisinin 5. yılında doktoru tarafından gerekli sürenin tamamlandığı söylenerek ilacı kesilmiş ancak hasta kendi arzusuyla ilacı satın alarak devam etmişti. Başvurudan üç ay öncesinde kol ve bacaklardan başlayan kırmızı, ağrısız, kaşıntısız ülsere döküntüler olduğu öğrenildi. Hastaya orta damar nekrotizanvasküliti tanısı konuldu. Anastrozol kesildi ancak diğer iki ilaca devam etti. Steroid tedavisi ile birlikte azatioprin 2mg/kg/ gün başlandı. Steroid dozu tedrici olarak 48 mg/gün den 5 ayda 2 mg/güne inildi. Azatioprine devam edildi. Tedavinin beşinci ayında bütün ülsere lezyonlar iyileşti, yerine postinflamatuvarhiperpigmentasyonu düşündüren kahverengi maküler lezyonlar kaldı. Ek problem saptanmadı. Bu vaka sunumu, son yıllarda meme kanserinde sık tercih edilen bir ajan olan anastrozolün de lökositoklastikvaskülite neden olabileceğini göstermektedir. Literatürde de sınırlı sayıda benzer vaka sunumu mevcuttur. Bu vaka sunumunun da desteklediği literatür bilgisi ışığında, anastrozol tedavisi altındaki hastaların takibinde kutanözvaskülit açısından da dikkatli olmak gerektiği vurgulamak isteriz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research |
Authors | |
Publication Date | July 22, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 39 Issue: 2 |