In classical logic, ad-dalālat, which means that knowledge of one thing requires knowledge of another, has an important place in Islamic sciences. On the other hand, semiotics has developed in a structure that concerns many fields from thought to art and from science to culture since its establishment. Semiosis, which is used as one of the basic terms of science branches such as semiotics and narratology with its sub-branches, was put forward by the logician philosopher Charles Sanders Peirce (1839-1914). In short, semiosis is the name given to the process of representing a certain thing (object) on a certain ground, in a certain meaning. In this article, the main difference between the terms dalālat and semiosis, which are evaluated under the phenomenon of representation, will be revealed based on the definitions given to these terms in their own fields of existence and the knowledge of the elements. Accordingly, in the introduction, the place of dalālat in Islamic tradition in general and classical logic in particular will be briefly mentioned. In the first part, dalālat will be discussed with its definition and elements, while in the second part, Peirce's semiotics and the concept of semiosis will be discussed by briefly giving modern semiotics’ schools. In the third chapter, a comparative analysis of classical dalālat and semiosis’ terms will be made, taking into account the ground that played a role in their formation. As a result, it will be pointed out that the relationship between the emergence ground of the dalālat and the elements it contains is mind-centred and based only on the dāl-medlūl relationship, while the modern concept of semiosis is object-oriented and is knitted with a network of double and triple relations between the sign, the object and the mind. Therefore, it will be pointed out that the semiosis reflects the concept of representation better than the dalālat in terms of the breadth of its scope, apart from the limitation imposed by its object-oriented nature.
Klasik mantıkta bir şeyin bilgisi ile başka bir şeyin bilgisine ulaşmak anlamındaki delâlet, İslâmî ilimlerde önemli bir yere sahiptir. Diğer yandan semiyotik bilimi, kuruluşundan bu yana düşünceden sanata, bilimden kültüre birçok alanı ilgilendiren bir yapıda gelişme göstermiştir. Alt dallarıyla birlikte göstergebilim ve anlatıbilim gibi bilim dallarının temel terimlerinden biri olarak kullanılan semiyozis ise mantıkçı filozof Charles Sanders Peirce (1839-1914) tarafından ortaya atılmıştır. Semiyozis kısaca bir göstergenin belli bir zeminde, belli bir anlamda yine belli bir şeyi (nesne) temsil etme sürecine verilen isimdir. Bu makalede temsil olgusu altında değerlendirilen delâlet ve semiyozis terimleri arasındaki temel fark, bu terimlere kendi varlık alanlarında verilen tanımlar ve unsurların bilgisinden hareketle ortaya koyulacaktır. Buna göre girişte, delâletin genelde İslam geleneğinde, özelde ise klasik mantıktaki yerine kısaca değinilecektir. Birinci bölümde delâlet, tanımı ve unsurları ile ele alınırken ikinci bölümde, kısaca modern göstergebilim ekolleri verilerek Peirce semiyotiği ve semiozis kavramı ele alınacaktır. Üçüncü bölümde ise klasik delâlet ile semiyozis kavramlarının oluşumlarında rol oynayan zemin dikkate alınarak karşılaştırmalı analizi yapılacaktır. Sonuç olarak delâletin ortaya çıkış zemini ve içerdiği unsurlar arasındaki ilişkinin akıl merkezli ve yalnızca dâl-medlûl ilişkisine dayalı olduğuna, modern semiyozis kavramının ise nesne odaklı olduğuna ve göstergenin, nesnenin ve zihnin birbirleriyle ikili ve üçlü ilişkiler ağı ile örülü bir sistem oluşturduğuna işaret edilecektir. Dolayısıyla semiyozis kavramının nesne odaklı oluşunun, etki alanını sınırlaması dışında, kapsayıcılığı açısından temsil olgusunu delâlet kavramına nazaran daha iyi yansıttığına işaret edilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2021 |
Acceptance Date | September 5, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 21 Issue: 2 |