Abu Hanifah was certainly not a politician. At the same time - as far as we know - he did not write a separate work on political theory. However, this does not mean that he had no relations with the rulers of his time and therefore no views on politics. In addition, the fact that some universal principles related to politics are not known or ignored in today’s Muslim societies, as well as the absence of political systems that will enable them to live together in peace, makes it important to know the thoughts of Abu Hanifa, who is a sect imam, on politics. In the article, it is tried to determine Abu Hanifa’s views on politics, based on his relations with the rulers of the period. In the study, it is determined that Abu Hanîfa’s understanding of politics is based on the following principles: Justice comes first among the principles on which the aforementioned scholar’s understanding of politics is based. Ebu Hanifa, during the Umayyad period, criticizes the practices that do not coincide with justice in judicial, political, social and economic fields and advocated that justice should be decisive in state administration. He not only criticized the injustices of his time. But also supported Zayd b. Ali rebellion and the Abbasid revolution which accused the Umayyad administration of injustice and promised justice. Another important principle in Abu Hanifah’s vision of politics is competence/merit. The aforementioned scholar requested that competence be observed in all assignments/appointments. It can be evaluated in this context that he supported some opposition leaders who demanded power during the Umayyad and Abbasid period -because he believed they were competent. Another principle that constitutes the political understanding of the person in question is equality. The person in question defended the thesis that the state should keep an equal distance from different religious, political, ethnic and cultural structures/sections that are bound to it by citizenship. In this context, his open criticism of the exclusionary and humiliating policy towards the Ahl al-Bayt, which was seen as a political rival by the Umayyad power, can be evaluated in this context. Freedom of thought and thought is undoubtedly an important principle in Abu Hanifa’s vision of politics. According to him, it is a legal/legitimate human right to have various opinions in different fields such as religion, politics, science and law and to express these views. Therefore, it is a non-religious practice for the rulers to marginalize those who do not adopt the religious- political theses advocated by the state or who put forward alternative theses on this issue, and to resort to a policy of pressure and violence against them. One of the principles that forms the basis of Abu Hanifa’s views on politics is the independence of the judiciary.
Ebû Hanîfe bir siyaset adamı değildir. Aynı zamanda siyaset teorisiyle ilgili müstakil bir eser de yazmamıştır. Ancak bu durum onun, dönemindeki yöneticilerle hiçbir ilişkisinin ve dolayısıyla siyasete dair görüşlerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Makalede, dönemin yöneticileriyle olan ilişkilerinden hareketle, Ebû Hanîfe’nin siyasetle ilgili görüşleri tespit edilmeye çalışılmaktadır. Çalışmada, Ebû Hanîfe’nin siyaset anlayışının dayandığı ilkeler tespit edilmiştir. Ebû Hanîfe, devlet yönetiminde adaletin belirleyici olmasını savunmuştur. Ebû Hanîfe, Emevî ve Abbasîler döneminde iktidar talebinde bulunan bazı muhalif liderleri, mesela Ehlibeyti desteklemiştir. Sözü edilen âlim, devletin farklı dinî, siyasî, etnik ve kültürel yapılar/kesimler karşısında eşit mesafede bulunması gerektiği tezini savunmuştur. Ebû Hanîfe’ye göre dinî, siyasî ve hukukî konularda farklı düşünmek ve bu düşünceleri dile getirmek, meşru insanî bir haktır. Adı geçen bilgin, yargı bağımsızlığı ilkesinin uygulanmasını istemiştir. Söz konusu ilke gözetilmediği için Emevîler ve Abbasîler döneminde, tüm baskılara rağmen, kadılık görevini kabul etmemiştir. Ebû Hanîfe’ye göre kuruluş şekli, temel felsefesi, yapısı ve işleyişi bakımından meşruiyet sorunu yaşayan devlet ya da iktidar, söz konusu meşruiyet problemini aşmak için dini ve dinî olanı istismar etmemelidir. Ayrıca Ebû Hanîfe siyaset anlayışı gereği, yöneticilere bağımlı hale gelmemek ve dolayısıyla özgürlüğünü kaybetmemek için kazandıklarıyla geçinmeyi ve böylece sivil âlim olarak kalmayı tercih etmiştir. Aynı zamanda siyasal gelişmeler karşısında duyarlı davranmış ve din dışı olarak gördüğü politikalara muhalefet etmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 20, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 3 |
Danisname is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) License.