1990’lı yıllardan bu yana yakaladığı ekonomik büyümeyle birlikte yükselen bir güç olarak ortaya çıkan Çin Halk Cumhuriyeti’nin (Çin) uluslararası sistemin başat gücü Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından tehdit olarak algılanması sonrasında, iki gücün temel mücadele alanı olan Doğu ve Güneydoğu Asya’da Çin’in ABD ve müttefikleri tarafından çevrelendiği algısı artmıştır. Küresel ticaret zincirinin merkezinde bulunan Çin, büyük güç rekabetinin görünür hale gelmesiyle ekonomik, ticari ve jeopolitik çıkarlarının tehlikeye girme ihtimaliyle karşı karşıya kalmış, küresel çıkarlarını korumak adına alternatif yollar arayışına girmiştir. Nitekim Çin liderliği, deniz ticaret yollarının güvenliğinin tehlikeye girme ihtimaline karşı 2013 yılında Kuşak ve Yol Girişimi’ni (KYG) başlatmış; bu kapsamda ekonomik, ticari ve jeopolitik çıkarlarını koruma adına çıkış noktası olarak zayıf Türk-İslam coğrafyasını seçmiştir. Bu gerekçeyle, nüfusunun çoğunluğunu Uygur Türklerinin oluşturduğu Doğu Türkistan bölgesi üzerindeki baskısını artırmıştır. Bu çalışma, Çin devletinin “temel ilgi odağı (core interest)” olarak tanımladığı Doğu Türkistan bölgesinin Çin’in bölgesel ve küresel amaçlarına ne ölçüde katkı sunduğunu araştıracak ve bölge üzerinde kurulan baskının nedenlerini; tarihsel asimilasyon politikaları, ticaret, güvenlik ve jeopolitik kavramlarıyla büyük güç rekabeti çerçevesinde tartışacaktır. Çalışma, Çin ulusal hedef ve çıkarları çerçevesinde Doğu Türkistan’ın enerji güvenliği, ticaret ve güvenlik gibi konularda jeopolitik önemde olduğuna vurgu yapacak; kendisini üstün medeniyet olarak konumlandıran ve çeşitlilikleri ayrıştırma ve zamanla kendi içinde asimile etmeye dayalı Çin geleneksel felsefesini ortaya koyacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 17, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 4 Issue: 8 |
Journal of East Asia Studies in Türkiye (JEAST)