Küreselleşmenin beraberinde getirdiği yoğun iletişim ve göç
hareketleri, kültürel iç içe geçme halinin belirginlik kazanmasına yol
açmıştır. Oluşan yeni dünya düzeninde, hakim egemen grubun dışında
kalan/toplumsal yapıya sonradan dahil olan kesimleri kontrol etmeye yönelik
geleneksel anlayışlar işlevsiz kalmaya başlayınca, ulus-devletlerin homojen
kültür siyasetlerini terk edip bir takım çokkültürcü politikalar izlemek zorunda
kaldıkları yeni bir döneme girilmiştir.
Toplumsal yapının dışına
itilmiş değişik sosyal grupları da kapsayacak şekilde oldukça geniş bir
anlamsal içeriğe sahip olan çokkültürcü yaklaşımın siyasi alandaki
görünümü ve temsili, ‘kimlik siyaseti’ ve bu siyaseti yürütenler vasıtası ile
gerçekleştirildiği görülmektedir. Son dönemlerde kimliğin “politik bir argüman”
halinde kullanılmasına en çok çokkültürlülük tartışmaları etrafında
rastlanılması ve bu tartışmaların özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde göçmenler
ve özellikle Müslümanlar üzerinden tartışılması, bu konuyu ele almamızın
gerekçelerini oluşturmaktadır.
Tüm bu gelişmeler
dikkate alındığında bu çalışmada, gerek siyaset gerekse de bilim çevresinde eğitimden
ekonomiye kadar birçok alanda tartışılan ve önemsenen bir fenomen durumunda
olan çokkültürlülüğü, öncelikle kavramsal analize tabi tutup ardından bu
kavramın kendisiyle en çok anıldığı AB ülkelerindeki uygulama örneklerine yer
vereceğiz.
The
intense communication and immigration activities reasoned by the globalization
has caused gaining clarity of cultural interpenetration. Within the new-shaping
global order, traditional approaches in terms of hegemony have become
dysfunctional for the control of the parts which falls outside of sovereign
groups or which merges subsequently to social structure. Thus, a new age has begun by nation-states are
implying some multi-culturist policies instead of homogenous cultural policies.
It seems
that the representation of multi-cultural approach covering the social groups
dropped out of social structure have been realized with “identity policy” and
via the executers of this policy. Since identity has been used as a “political
argument” within the context of multi-culturalism and this context is focused
on the refugees, especially the Muslims, in the UN countries, I have dealt with
this matters in this paper.
This paper
focuses on the multi-culturalism as a phenomena discussed in the environment of
both politics and academics and in the areas from education to economy by
analyzing conceptually and then giving examples from the UN countries.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 28, 2016 |
Submission Date | June 3, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Issue:44 |