1934’te kabul edilen Soyadı Kanunu, Cumhuriyet Türkiye’sinin kimlik dokusuna atılan kültürel bir mühürdür. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme ve millî kimlik oluşturma sürecinin en önemli adımlarından biri olan bu kanun, toplumun her bireyine bir soyadı kazandırarak, kişisel kimliği ulusal bağlamda güçlendirmeyi hedefler. Mustafa Kemal Atatürk’ün bu yasa doğrultusunda yakın çevresine verdiği soyadları Türk Milleti’nin köklerine ve kültürel mirasına işaret eden güçlü semboller olarak belirir. Her bir isim, Türkiye’nin geçmişine olan bağlılığıyla birlikte Cumhuriyet’in modern yapısını ve değerlerini yansıtır. Bu çalışmada, Atatürk’ün seçtiği soyadlarının etimolojik derinlikleri ve tarihsel arka planları incelenmiş; her bir soyadının, o şahsiyetlerin kimlikleriyle uyumu ve Türk Milleti’nin toplumsal hafızasındaki yeri araştırılmıştır. Soyadı Kanunu ile seçilen soyadları, yalnızca bir kimlik göstergesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin yeni kimliğini şekillendirmede kullanılan önemli bir araç olarak kabul edilir. Özellikle seçilen adlar, Türk tarihini canlandıran, geçmişin izlerini geleceğe taşıyan anlamlarla yüklüdür. Atatürk’ün bu tercihleri, sadece bireysel kimlikleri değil, aynı zamanda milletin kolektif hafızasını da pekiştirme amacı taşır ve toplumda ortak bir aidiyet duygusu oluşturur. Bu isimlendirme tercihleri, yalnızca kişisel anılar değil, ortak bir geleceğe işlenen kültürel nişaneler olarak değerlendirilmektedir. Böylece, Atatürk’ün soyadı politikaları, Türk dünyasıyla kültürel bağları pekiştirmek ve Türkiye Cumhuriyeti’ne tarihî mirasla güçlendirilmiş bir kimlik kazandırmak için atılan bir adım olarak öne çıkar.
The Surname Law enacted in 1934 is a cultural seal on the identity fabric of Republican Turkey. This law, which is one of the most important steps in the modernisation and national identity formation process of the newly established Republic of Turkey, aims to strengthen personal identity in a national context by giving each individual of the society a surname. The surnames given by Mustafa Kemal Atatürk to his close circle in line with this law appear as powerful symbols pointing to the roots and cultural heritage of the Turkish nation. Each name reflects the modern structure and values of the Republic along with its attachment to Turkey’s past. In this study, the etymological depths and historical backgrounds of the surnames chosen by Atatürk are examined; the compatibility of each surname with the identities of these personalities and their place in the social memory of the Turkish nation are investigated. The surnames chosen with the Surname Law are considered not only as a sign of identity, but also as an important tool used in shaping Turkey’s new identity. Especially the names chosen are loaded with meanings that revitalise Turkish history and carry the traces of the past to the future. Atatürk’s choices aim to reinforce not only individual identities but also the collective memory of the nation and create a common sense of belonging in society. These naming preferences are considered not only as personal memories but also as cultural tokens inscribed in a common future. Thus, Atatürk’s surname policies stand out as a step taken to reinforce cultural ties with the Turkic world and to give the Republic of Turkey an identity strengthened by historical heritage.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Şubat 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 7 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 29 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 27 Sayı: 1 |