Ceza sistemi özellikle üç ana felsefenin etkisi
altında olmuştur: cezalandırıcı yaklaşım, faydacı teori ve onarıcı adalet. Suç
merkezli bakış açısına sahip olan cezalandırıcı rasyonalite sırf cezalandırmayı
savunmuştur. O, suça verilecek cezada suçu ve suçun şiddetini esas almaktadır.
Artan suç ve suçlu sayısına çözüm arayışlarının bir neticesi olarak cezalandırıcı
yaklaşım yerini faydacı teoriye bıraktı. O, suç merkezli bakış açısının yerine
suçlu merkezli yaklaşıma odaklandı. Faydacı teori ile birlikte 17. yüzyıldan
itibaren hürriyeti bağlayıcı ceza infaz sistemine adapte edildi. Bu teori ile
birlikte mahkûmların rehabilitasyonu gündeme geldi ve bu, 18. yüzyılın son
çeyreğinden itibaren İngiltere’de uygulamaya konuldu, özellikle dini temelli
olarak. Bu anlayışın bir yansıması olarak zaman içerisinde farklı iyileştirme
faaliyetleri de gerçekleştirilmiştir. Suç ve suçlu sayısındaki sürekli artış
suçu azaltma ve önleme arayışlarını da beraberinde getirmiş, bunun sonucunda da
onarıcı adalet 1980’den sonra Amerika, İngiltere ve Kanada gibi gelişmiş
ülkelerin ceza sisteminde uygulamaya konulmuştur. O, suç veya suçlu merkezli
olmaktan ziyade mağdur merkezli bir yapıya sahiptir ve farklı programlarla
suçlu ve mağdur arasındaki ilişkiyi düzeltmeye odaklanmıştır. Onarıcı adalet,
adalet sistemine bağışlama, uzlaşma, pişmanlık, zararı tazmin etme ve onarma
gibi yeni kavramlar getirmiştir. Bu çalışmada üç merkezi yaklaşıma, özellikle
onarıcı adalete odaklanılarak ceza felsefesi analiz edilmiştir.
The penal system has been under the influence of
particularly three main philosophies: retributive approach, utilitarianism and
restorative justice. Retributive rationale having crime-centred outlook defended
pure punishment. It grounds on offence and severity of it in the punishment to
be given the crime. As a result of the search for solutions to increased crime
and number of criminals, retributive approach gave its place to utilitarianism.
It focused on criminal centred point of view instead of crime-centred outlook.
After utilitarianism, the imprisonment has been adopted to the penal system
since 17th century. The rehabilitation of prisoners came into question with
this theory and this was introduced in the
century, especially as a religious based. Different rehabilitation activities
have been implemented in the course of time as a reflection of this
understanding. The constant increase in the number of crimes and criminals
brought about the searching of the reduction and prevention of crime, as a
result of this, the restorative justice was practiced in the penal system of
developed countries such as the
the
1980. It has a victim-centred structure rather than crime or criminal centred
and is focused on correcting the relationship between the offender and the
victim with different programmes. Restorative justice has brought new concepts
into the justice system such as responsibility, repentance, forgiveness,
reconciliation, restitution, restoration and compensation. In this paper has
been analysed the philosophy of imprisonment focusing on three central
approaches, especially restorative justice.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Kamu Hukuku |
Authors | |
Publication Date | December 12, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 23 Issue: 39 |