An 18-month age, male, cross-breed dog was presented to Selçuk University, Faculty of Veterinary Medicine Clinics with
complaining bloody urine for four months. A mass was observed caudal abdomen by clinical examination. Direct and indirect
(pneumocystography) radiological exam on the urinary bladder was observed a free radio-opaque structure. Hyperechogenic
structure showing acoustic shadow detected by ultrasonography. Hematology and sera biochemistry was seen normal.
Microbiological analysis of urine, E.coli isolated and identified. Urine stone and distal urine system infection was diagnosed by
clinical, ultrasonographic and radiological examination data. After the general anesthesia, abdomen was reached by median
laparotomy; Stone size and weight 3,5 x 4,4 cm; 24 g respectively which was completely covered in the bladder was seen and
removed by cystotomy. Antibiotic and urinary tract antiseptic was administered for post-operative 14 days. Dog fully recovered two
months later, and regular clinical controls and diet suggested. Consequently, urinary tract stones frequently observed in dogs may be
treated by medical and non-invasive methods in recent years. However, cystotomy for large size uroliths is still the most practiced
and successful method like case presented.
18 aylık melez erkek bir köpek Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Kliniklerine 4 aydan beri kanlı idrar şikâyetiyle başvurdu.
Köpeğin fiziksel muayenesinde, kaudal karın boşluğunda sert bir kitle palpe edildi. Direkt ve endirekt (pneumosistografi)
radyografik muayenelerde, idrar kesesi içerisinde radyo-opak serbest bir yapı gözlenirken, ultrasonografik muayenede idrar kesesi
içerisinde hiperekojen görünümde olan kitlenin, akustik gölge verdiği tespit edildi. Hematoloji ve serum biyokimyası bulguları
normal olan köpeğin idrar analizinde, çok sayıda eritrosit gözlendi. İdrarın mikrobiyolojik analizinde E.coli izole ve identifiye
edildi, Klinik, ultrasonografik ve radyolojik bulgular ışığında olgu, idrar taşı ve alt üriner sistem enfeksiyonu olarak değerlendirildi.
Genel anesteziye alınan köpeğin, median laparotomi ile karın boşluğuna ulaşıldıktan sonra, idrar kesesini tamamen kapladığı
gözlenen 3,5x4,4 cm, 24 g taş sistotomi ile uzaklaştırıldı. Sunulan vakada sistotomi ile çıkarılan ürolitin şeklinin kirli beyaz renkte
ve 4-6 köşeli olması, idrar pH’sının alkali olması, radyografik olarak idrar kesesinin şeklini almış bir şekilde gözlenmesi ve kan
serumunda herhangi bir anormalliğin olmaması strüvit taşı olabileceğini düşündürdü. Sonuç olarak, köpeklerde sıklıkla gözlenen
idrar yolu taşları son yıllarda medikal ve non-invaziv yöntemler ile tedavi edilebilmektedir. Ancak sunulan vakadaki gibi boyut
olarak büyük olan ürolitler için sistotomi, hala en çok uygulanan ve başarılı olan bir yöntemdir.
Other ID | JA64HP43FS |
---|---|
Journal Section | Case Report |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 1 |