Osmanlı Devleti'nin yüksek seviyeli tedris kurumu olan Darülfünun eğitim hayatına 1900 senesinde resmen başlamıştır. Riyâziye-Tabiîyye, Ulum-ı Âliye-i Diniyye ve Edebiyat şubeleri (fakülte) ile Mekteb-i Hukuk ve Mekteb-i Tıbbiye'den müteşekkil olan Darülfünun, konumu itibariyle talebelerin de teveccüh ettiği bir kurum olmuştur. İdadî, sultanî ve bu okullar derecesindeki eğitim kurumlarından mezun gençler, gerek bilgilerini geliştirmek gerekse devlet memuru olarak atanabilmek adına Darülfünun'a kaydolmak için büyük uğraş vermişlerdir. Haliyle kayıt-kabul kurallarına uygun hareket edenlerin yanında, sahte evrak veya tahrif edilmiş diploma/öğrenim belgeleriyle başvuru yapan talebeler de olmuştur. Sahtekârlık şebekeleri veya Darülfünun memurlarıyla işbirliği yapan bu öğrenciler, haksız yoldan üniversiteye kaydolmuşlardır. Fakat 1913 Mart'ında Darülfünun'a gelen bir ihbar, bu sahteciliğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey'in meselenin üzerinde titizlikle durması sonucu Hukuk Şubesi'nde başlayan tahkikat zamanla genişlemiş ve diğer şubeler ile idadîlere yayılmıştır. İncelemelerde bulunmak üzere teşkil edilen komisyonlar, Darülfünun şubelerinde toplam 85 talebenin sahte, muharref veya kayıt şartlarına uygun olmayan diploma/tasdiknamelerle başvurduklarını tespit etmiştir. Sahteciliğe adı karışan öğrencilerin üniversite ile ilişikleri kesilmiş, suç şebekesine bağlı üyelerden bazıları tutuklanmıştır. Ayrıca görevde ihmali görülen veya suç örgütünün bir parçası olduğu tespit edilen Darülfünun'daki memurlar ile amirler görevlerinden uzaklaştırılmış ve haklarında hukukî işlem başlatılmıştır. İşte bu çalışma Darülfünun'da patlak veren diploma sahteciliği hadisesinin ortaya çıkışını, sahte diploma sahibi talebelerin kimliklerini, devletin olay karşısında gösterdiği reaksiyon ve aldığı tedbirleri ayrıntılarıyla ele almaktadır.
Darülfünun consisting of the faculties of Science, Theology, and Literature, in addition to Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (the Ottoman Medical School) and Mekteb-i Hukuk-ı Şahane (the Ottoman Law School). The young graduating from İdadî or Sultanî (High-School Education) and equivalent schools made great efforts to enrol in Darülfünun to improve their knowledge and be appointed as civil servants. Although some students abided by the registration-admission rules, others applied with imitated papers and falsified diplomas or education certificates. These learners, who cooperated with the forgery networks or the Darülfünun registrars, had illegally signed up at the university. However, a denunciation in March 1913 revealed these impostures. The Education Minister Ahmed Şükrü Bey (1913-1917) focused on the issue meticulously, and the investigation starting in the Law Department expanded and spread to other faculties and high schools. The commissions formed to conduct examinations determined that 85 undergraduates in total at the faculties applied with false, distorted, or insufficient parchments/certifications. Students mixed up the deception were dismissed from the university, and some members of the criminal network were arrested. Correspondingly, officers and supervisors at the university who were realized to be negligent in their duties or discovered to be part of an offender organization were suspended from their jobs. Then, the legal proceedings had begun against them. This study covers the emergence of forgery in diplomas that broke out at the Darülfünun, the students presenting fake certificates, and the Government's reaction and measures against the disruption.
Darülfünun Ministry of National Education Forged Diplomas Distorted Certificates
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyasi Tarih (Diğer) |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 38 Sayı: 1 |