Problem Durumu: Eğitim kurumlarında etkili eğitimin
gerçekleştirilmesinde okullardaki yönetici, öğretmen ve öğrenciler yanında
öğrenci velileriyle kurulan iletişim büyük önem taşır. Özellikle sınıf içindeki
öğrenci performansına ilişkin öğretmen ve veliler arasında kurulan iletişim
öğrenci sorunlarının daha iyi anlaşılması, velilerin eğitime olan desteklerinin
artırılması, etkili yönlendirme ve rehberlik yapılması ve nihayet öğrenci
güdülenmesinin ve başarısının artırılmasında yaşamsal önem taşır. Etkili
iletişim, güçlü okul-aile işbirliğini yaratmak ve veli katılımını artırmak için
gereklidir. Öğretmen sadece öğretme sanatında beceri sahibi olmamalı, aynı
zamanda kendi veli topluluğuyla etkili iletişime yönelik bilgi ve becerisini de
geliştirmelidir. Öğretmenlerin yararlanabileceği internet teknolojisi,
velilerle özel görüşmeler/konferanslar ve okul ile ev iletişimine yönelik
birçok iletişim olanağı vardır. Öğretmenler, velilerle iletişim kurmak için,
iletişim stratejilerini ve işbirlikli yeni iletişim yöntemlerini kullanma
konusunda çaba sarf etmeli ve bu çabalar planlı bir yaklaşımı yansıtmalıdır.
Araştırmanın Amacı: Bu araştırmanın
temel amacı, ilköğretim okullarında öğretmen ve veli arasında etkili iletişime
engel oluşturan unsurları öğretmen görüşlerinden yola çıkarak belirlemeye
çalışmaktır.
Araştırmanın Yöntemi: Araştırma tarama
türünde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, 2011-2012
eğitim-öğretim yılında, Elazığ ili sınırları içinde bulunan 317 ilköğretim
okulunda görev yapan 3,968 öğretmen oluşturmaktadır. Elazığ il merkezindeki beş
eğitim bölgesinin her birinden tesadüfi örnekleme yöntemiyle 3’er okul olmak
üzere, toplam 15 okul seçilmiştir. Merkez ilçeler kümesinden rastgele seçilen
üç ilçenin her birinden 2’şer okul olmak üzere 6 okul ayrıca araştırma
kapsamına dâhil edilmiştir. Böylece, toplam 21 ilköğretim okulu ve bu okullarda
görev yapan toplam 806 öğretmene ölçek dağıtılmış, bu ölçeklerden uygun şekilde
doldurularak dönenlerin sayısı 514 olarak tespit edilmiştir. Öğretmen-veli
iletişimine engel olan unsurları saptamak amacıyla araştırmacılar tarafından
geliştirilen “İletişim Engellerini Belirleme Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek
geliştirilirken literatür ve uzman görüşleri eşliğinde, önce 27 adet madde
geliştirilmiştir. Geçerlik ve güvenirliği tespit etmek amacıyla ölçek bir pilot
uygulamaya tabi tutulmuş ve yansız olarak seçilen 152 öğretmenin görüşleri
alınmıştır. Yapılan faktör analizinde 6 maddenin faktör yükü düşük çıktığından
bu maddeler ölçeğe dahil edilmemiştir. Faktör analizi sonucunda, dört faktör
altında toplanan 21 madde, maddelerin taşıdığı anlamlar dikkate alınarak,
“kişisel” (1-2-3-5-6-7-12 no’lu maddeler), “sosyo-kültürel” (4-8-9-10 no’lu
maddeler), “ulaşılabilirlik” (13-16-17-20-21 no’lu maddeler), “alan ve statü”
(14-18-19-22-23 no’lu maddeler) engelleri şeklinde isimlendirilmiştir. Ölçeğin
tamamı için Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı .78 olarak bulunmuştur. Çalışmadan elde edilen veriler SPSS paket
programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde kullanılacak istatistiksel
yöntemleri belirlemek amacıyla normal dağılıma uygunluk analizinde
Kolmogrov-Smirnov Z sınaması, verilerin
homojenlik durumunu tespit etmek için de Levene sınaması kullanılmıştır. Bu
sınamaların sonuçlarına göre, cinsiyet değişkeninde Independent Sample t test;
branş değişkeninde Varyans Analizi (ANOVA); ve görev yapılan okuldaki çalışma
süresi değişkenine yönelik Kruskal-Wallis test ve anlamlı farklılığın hangi
denek grupları arasında gerçekleştiğini belirleyebilmek için Least Significant Difference
(LSD) test ve Mann-Whitney U sınaması
ile çoklu karşılaştırmalar yapılmıştır.
Araştırmanın Bulguları: Cinsiyet
değişkenine ilişkin olarak ulaşılan bulgular, kişisel engellerle “genellikle”
düzeyinde; sosyo-kültürel, ulaşılabilirlik, alan ve statüden kaynaklanan
engellerle ise “çok nadir” düzeyinde karşılaşıldığını göstermektedir. Kadın
öğretmenler, kişisel engellere daha çok tanık olurken, erkek öğretmenler
sosyo-kültürel, ulaşılabilirlik, alan ve statüden kaynaklanan engellerle daha
çok karşılaşmaktadırlar. Branş değişkeni dikkate alındığında, tüm branşlardaki
(sosyal bilimler, fen bilimleri ve güzel sanatlar/özel yetenek) öğretmenlerin,
kişisel engellerle “genellikle” düzeyinde; sosyo-kültürel, ulaşılabilirlik,
alan ve statüden kaynaklı engellerle ise “çok nadir” düzeyinde karşılaştığı
anlaşılmaktadır. Öğretmenlerin görev yaptıkları okuldaki çalışma süreleri
değişkenine ilişkin ulaşılan bulgular, kişisel engellerle en yüksek düzeyde “5
yıl ve daha az” çalışma süresine sahip öğretmenlerin karşılaştığını, bunu “16
yıl ve üzeri” ve “6-15 yıl” çalışma süresine sahip öğretmenlerin izlediğini
göstermektedir. Sosyo-kültürel kaynaklı engeller ile alan ve statüden
kaynaklanan engellerle çalışma süresi “5 yıl ve daha az” olan grup daha çok
karşılaşırken, ulaşılabilirlikle ilişkili engellerle çalışma süresi “16 yıl ve
üzeri” grubun daha çok karşılaştığı anlaşılmıştır.
Araştırmanın Sonuç ve Önerileri: Öğretmen-veli
iletişimini etkili şekilde gerçekleştirmek ve sürdürülebilir bir işbirliğini
geliştirmek için, etkili iletişime engel olan unsurları tanımlayacak ve
sistematik olarak irdeleyecek okul çapında bir mekanizmanın oluşturulması
gerekir. Öğretmen-veli iletişiminde karşılaşılan engeller, öğretmen-veli
arasındaki anlayışın geliştirilmesi ve işbirliğine yönelik alternatiflerin
oluşturulması için bir fırsat olarak ele alınmalıdır. Öğretmen-veli
iletişiminin etkili şekilde gerçekleştirilmesi isteğinin temelinde, veli
katılımının çocuğun başarısının artmasına ve etkili eğitimin
gerçekleştirilmesine yapacağı katkı beklentisi vardır. Bu araştırmada da,
öğretmen ve veli arasında etkili iletişime engel oluşturan unsurlar öğretmen
görüşlerinden yola çıkarak belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada belirlenen
boyutlar temelinde ulaşılan sonuçlar, alan yazın çalışmalarında da öğretmen ve
veli arasındaki etkili iletişimi engelleyen temel unsurlar olarak ortaya
çıkmaktadır. Nitekim, fiziksel uzaklık, sosyo-kültürel farklılıklar (dil,
giyim, değer); velilerle sadece para söz konusu olduğunda görüşülmesi;
velilerde öğretmenlere karşı güven eksikliğinin olması ve velilerin işbirliğine
açık olmaması; velilerin ekonomik sorunları ve velilerin okul işleyişi
konusunda yeterli düzeyde bilgilendirilmemesi; okuldaki etkinliklerin zamanı;
öğretmenlerin olumsuz tavırları ve velinin kendi öğrenciliğini anımsamak
istememesi; velilerin eğitim düzeyi, velilerin öğretmen ve yöneticilere karşı
güven duymamaları gibi sonuçlar bu durumu teyit etmektedir. Elde edilen bu
sonuçlardan yola çıkarak şu önerilere yer verilebilir: Okul yönetimi ve öğretmenler,
ailelerle iletişimi artırabilmek için, ailelerin yaşadığı çevrenin
sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Okul
yönetimi ve öğretmenler, velilere karşı açık kapı politikası oluşturmalı,
velilerin okula gelmeleri cesaretlendirilmelidir. Böylelikle, bir yandan veli
desteği daha kolay elde edilirken, diğer yandan öğrencilerin her yönden
gelişmesi yönünde işbirliği fırsatları yaratılacaktır.
Problem Statement: In educational institutions, the
effectiveness of communication between teachers and parents, in terms of
student achievement and attendance, has a great importance. Parent-teacher
communication provides multi-faceted benefits to teachers, the school, and
parents as well. However, various obstacles hinder the realization of effective
parent-teacher communication in school settings.
Purpose of Study: The main purpose
of this study is to determine the communication barriers between parents and
teachers, based on the views of primary school teachers. This study is seen as important since it
addresses the barriers in communication, which is seen as vital for achieving
educational aims effectively. Effective communication provides achievement and
improvement by providing support to parents, students, teachers, and schools
and promoting appropriate environments.
Method: This research is a survey type descriptive
study. Due to the stratified and random type sample formation, 850 teachers
were considered to be taken into the research sample; however, 514 of the
distributed questionnaires were found valid. The data collection tool used was
a four-dimensioned scale developed by the researchers themselves. In the analysis
of the data, parametric and non-parametric tests were used.
Findings: The findings revealed that teachers
experienced “individual” barriers at a “general” level, but other
“socio-cultural,” “accessibility,” and “field and status” related barriers at were
experienced at the “very rare” level without any significant differences
considering the gender and branches of the teachers. However, novice teachers
(5 years and less work experience) stated significantly the most individual
barriers and the most barriers related to the other dimensions as well.
Results and
Suggestions: The results obtained in this study show the same major communication
preventive issues between teachers and parents documented in the literature.
Thus, results such as physical distance, socio-cultural differences (language,
dress, values), meeting with parents only when money is required, parents’ lack
of trust in teachers and their unwillingness for cooperation, parents’
financial problems and lack of interest about informing parents of school-related
issues, inappropriate schedule of school activities, teachers’ misbehaviors,
parents’ education level, parents’ mistrust in teachers and managers, and the
like also confirm the situation represented in previous research. It was recommended that school managers and
teachers adopt an open-door policy for parents; and the schools should take the
initiative of realizing collaborative efforts among the school staff, parents,
and other relevant institutions in order to eliminate communication barriers.
The training of the school administrators, teachers, and families about gaining
effective communication skills that will contribute to student achievement
should be emphasized.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 16 Issue: 66 |