According to Maurice Halbwachs, one of the pioneers in memory studies, memory has a social/collective character. The sociological approach of Halbwachs is based on social groups such as family, class, religious community and their collective memories. Pierre Nora, who says, with a reference to Halbwachs, that the memory takes its origin from “the groups” and has a collective nature, analyzes the memory through the concept of “sites of memory”. According to Nora, the sites of memory are not what we remember, but places where the memory appears/occurs. These are monuments, memorials, cemeteries, national anthems, archives, holidays, emblems, which are all kinds of physical, intellectual environment, ritual and material that keep the memory alive and prevent to forget. Nora and his followers exemplify the sites of memory at singular level and in this regard, they ignore the “assemblage” of the sites of memory. Likewise, they take the “assemblage” of “memory-individuals” that proceeds in parallel with the “assemblage” of the sites of memory for granted, and don’t debate over it. “The Assemblage” means the conscious and/or reflexive assemblage of the sites of memory and “memory-individuals”, aiming at revitalizing and reinforcing the memory-identity, against the fear of disapperance of the memory (forgetting). Based on this definition, the aim of this study can be defined as bringing a new perspective to the “sites of memory” of Nora by the concept of “assemblage”. The study examines Turkey Jafaris as a concrete example of the phenomenon of the “assemblage” and accordingly tries to contribute to the recent sociologial studies on the Turkey Jafaris through the concepts of the “collective memory” and “sites of memory”.
Hafıza çalışmalarının öncü isimlerinden Maurice Halbwachs’a göre hafıza toplumsal/kolektif bir karaktere sahiptir. Halvwachs’ın sosyolojik yaklaşımı; aile, sınıf, dinî cemaat gibi toplumsal grupları ve bu grupların “kolektif hafızalarını” merkeze alır. Halbwachs’a referans vererek hafızanın kaynağını “grup”tan aldığını ve kolektif bir niteliğe sahip olduğunu söyleyen Pierre Nora ise, hafızayı “hafıza mekânları” kavramı üzerinden inceler. Nora’ya göre “hafıza mekânları” anımsadığımız şeyler değil, hafızanın ortaya çıktığı/oluştuğu yerlerdir. Bunlar anıtlar, anma törenleri, mezarlıklar, ulusal marşlar, arşivler, bayramlar, amblemler gibi hafızayı canlı tutan, unutmanın önüne geçen her türlü maddî ve fikrî ortam, ritüel ve materyaldir. Nora ve takipçileri hafıza mekânlarını tek tek ve tekil düzeyde örnekler ve bu bağlamda bunların “bir aradalığını” göz ardı ederler. Aynı şekilde hafıza mekânlarının “bir aradalığına” paralel ilerleyen “hafıza-bireylerin” “bir aradalığını” da verili kabul ederler ve tartışmazlar. “Bir aradalıktan” kasıt hafıza mekânlarının ve “hafıza-bireylerin”, hafızanın yitip gitmesinden yani unutmadan duyulan korku karşısında, hafıza-kimliği canlandırmayı ve güçlendirmeyi amaçlayan, bilinçli ve/veya refleksif iç içeliği ve birlikteliğidir. Buradan hareketle, bu çalışmanın amacı Nora’nın hafıza mekânları yaklaşımına “bir aradalık” kavramı üzerinden yeni bir açılım getirmek olarak tanımlanabilir. Çalışma “bir aradalık” fenomeninin somut bir örneği olarak Türkiye Caferilerini ele alacak ve bu çerçevede Türkiye Caferileriyle ilgili son yıllarda yapılan sosyolojik çalışmalara kolektif hafıza ve hafıza mekânları kavramları üzerinden katkı sunmaya çalışacaktır.
Hafıza Mekânları Pierre Nora Kolektif Hafıza Türkiye Caferileri Hafıza Mekânları Pierre Nora Kolektif Hafıza Türkiye Caferileri Caferiler
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | makaleler |
Authors | |
Publication Date | February 23, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 3 Issue: 1 |