Genelde olumsuzlama cihetinden aydınlığın/nurun zıttı olarak kabul edilen karanlık, bu niteliği ile aydınlığın olmadığı bir durumu betimliyor olsa da onun nurun en parlak hâlini ifade ettiğini söylemek de mümkündür. Felsefi literatürde her iki yoruma yönelik teorik yaklaşımlar söz konusudur. İlk yoruma göre, madde ve suretten teşekkül eden hilomorfik ve kompozit yapıdaki karanlık, madde ve kaosla; nur ise form ve düzenle ilişkilendirilir. Nur, aşkın ve tanrısal olana, karanlık da içkin ve maddesel olana karşılık gelir. Ancak apofatik bağlamda Tanrı’nın bilinemezliği hususunda yapılan kimi yorumlarda ise nurun yanı sıra karanlığın da kullanıma sokulduğu, bu kavrama bilinemezliğin izahında mihver ve merkezî bir boyut kazandırıldığı görülmektedir. Bu çerçevede karanlık, tanrısal alanla ilişkili olduğundan sönüklük veya siliklikle değil parlaklıkla nitelenmektedir. Dolayısıyla parlak karanlık, aydınlığı olumsuzlamasının ötesinde olumlamanın zirve noktasını temsil etmekte, hatta aydınlık, aydınlık etme bakımından karanlığın olumsuzu bir konumda bulunmaktadır. Mistik teolojide epistemolojik açıdan tanrısal alanda olduğu gibi şeylerin özlerinin de hakikat çerçevesinde bilinmemesi zulmetin alanını genişletmekte, bir anlamda bütün bir varlık alanı bilinmezlik, dolayısıyla karanlık bir muhteva kazanmaktadır. Bu kapsamda karanlığa göre aydınlık, aydınlığa göre de karanlık olan ziya, nur ile zulmet arasında görmeyi, algılamayı ve akletmeyi mümkün kılan ara-ışık konumunda bulunmaktadır. Bu çalışma, karanlığı dinsel ve mitolojik metinlerden başlayarak Platon, Aristoteles ve Plotinus gibi antik Yunan, Gregory of Nyssa ve Pseudo-Dionysius the Areopagite gibi Neoplatonik mistik Hristiyan, Mahmûd Şebüsterî ve Sadreddin Konevî gibi sufi mistiklerin görüşleri çerçevesinde ele almaktadır. Çalışmada ayrıca bilgi ve cehalet kavramları aydınlık ve karanlık kelimeleri kapsamında değerlendirmeye tabi tutulmakta; felsefi görüşler ile mistik teolojik yorumlar arasındaki temel ayrımlara ve gece ile gündüz üzerinden dinsel metaforlara vurgu yapılmaktadır. Çalışmada karanlığın felsefede ve mistik teolojide farklı bağlamlarda ele alındığı; felsefede karanlığın nurun yokluğu, mistik teolojide ise kimi yorumlarda karanlığın nurun yoğunluğu olarak değerlendirildiği görülmektedir.
Although darkness, which is generally regarded as the opposite of light (al-nūr, radiance) in terms of negation, describes the absence of light, it is also possible to say that it expresses the brightest form of light. There are theoretical approaches to both interp-retations in the philosophical literature. According to the first interpretation, darkness consisting of matter and form and existing in hylomorphic and composite structure is associated with matter and chaos, and light is associated with form and order. The light corresponds to the transcendent and divine, and darkness corresponds to the immanent and material. However, in some interpretations of God’s unknowability in the apophatic context, it is seen that darkness is used as well as light, and this concept is given a pivotal and central dimension in the explanation of unknowability. In this context, darkness is characterized by brightness, not dullness or obscurity, since it is associated with the divine realm. Therefore, bright darkness, beyond negating light, represents the peak of affirmation, and even light is in a position to be the negative of darkness in terms of making light. In mystical theology, the fact that the essences of things are not known within the framework of truth, as in the divine realm, from an epistemological point of view, expands the area of darkness, and in a sense, the entire field of existence acquires an unknown, and, therefore dark content. In this context, ḍiyāʾ (illumination), which is light compared to darkness and darkness compared to light, is in the position of intermediate light, making possible to see, perceive, and reason between light and darkness. This study discusses darkness starting from religious and mythological texts, within the framework of the views of ancient Greeks such as Plato, Aristotle, and Plotinus, Neoplatonic Christian mystics such as Gregory of Nyssa and Pseudo-Dionysius the Areopagite, and sufi mystics such as Maḥmūd Shabistarī and Ṣadr al-Dīn al-Qūnawī. The study also evaluates the concepts of knowledge and ignorance within the scope of light and darkness, emphasizes on the basic distinctions between philosophical views and mystical theological interpretations and emphasizes on religious metaphors of night and day. In the study, it is seen that darkness is considered with different contexts in philosophy and mystical theology; in philosophy darkness is the absence of light, while in mystical theology some interpretations of darkness are considered as the intensity of light.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 26, 2024 |
Submission Date | December 15, 2023 |
Acceptance Date | March 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 52 |