Bu makalede bir yandan elektrofotografi gibi görüntüleme teknolojileri ve ultrason, taşıyıcı annelik ve fetal cerrahi gibi üreme teknolojilerinin yardımıyla modern fetüsün teknolojik yaratımını ve tarihsel/kültürel inşasını göz önüne sererken, öte yandan bu teknofetüsün biyomedikal söylem ve uygulamalar, kürtaj karşıtı söylem ve hamileliği ve doğumu kriminalize eden yasa ve uygulamalarla birlikte hamileliği ve anneliği ciddi şekillerde dönüştürmesini işliyorum. Hamile kadın bedenini kad ı n ve fetüs olarak ikiye ayirip birbirine karşıt şekilde konumlandirildigi, fetüsün bireysellik kazanırken beden sınırları ihlal edilen ve belirsizleşen kadınin gittikçe yok olduğu veya “doğmamış çocuk” için “rahim ortamı/kuluçka” haline geldiği bu dönüşümü feminist etik bakış açısıdan ele alıyorum
In this article, I discuss the technological creation and historical/cultural production of the modern fetus through imaging technologies such as electrofotography and reproductive technologies such as ultrasound, surrogacy and fetal surgery. Simultaneously, I reveal how this technofetus interacts with biomedical discourses and practices, anti-abortion discourses and laws and practices that criminalize pregnancy and birth to transform profoundly the understanding and experience of pregnancy and motherhood. The pregnant women’s body is split into two: woman and fetus who then are juxtaposed against each other, the fetus gains personhood while the women, whose bodily integrity has been violated and her body borders become more and more permeable, starts disappearing i n t o empty space or becomes a “womb environment” or “incubator” for the “unborn child.” I end the article with a feminist ethics approach to this transformation.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Women's Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |