İbn Miskeveyh’ten Tusî’ye, ondan Devvânî ve Kınalızâde’ye kadar, İslam ahlak filozoflarının toplumsal-siyasal tezlerinin temelini birlik düşüncesi oluşturur. Adı geçen filozofların temsil ettiği düşünce geleneğine göre, toplumsal-siyasal yaşam, çatışma, çekişme ve sürtüşme anlamlarına gelen farklılık ve çokluk yerine düzen, uyum, ahenk ve istikrarın işareti olan birlik ilkesine ulaşmak ister. Filozoflar, doğası gereği toplumsal ve medeni olan insanın, kendi türüyle birlikte yaşaması gerektiğini, bu birlikteliğin de davranış, eylem ve düşünce bakımından birlikle sağlanacağını ifade ederler. Ancak insani arzular farklı ve çeşitli olduğu için yetkinlik amacıyla bir araya gelen insanlar arasında rekabet ve üstünlük (galebe çalma) yarışı ortaya çıkar. Bu durum, insani toplanmanın toplumsallık ve medeniyet seviyesine ulaşmasına engel olur. Dolayısıyla, insanın birlik içerisinde toplumsallık ve medeniyetine seviyesine ulaşmasına engel olan rekabet ve üstünlük yarışını ortadan kaldırmak gerekir. Filozoflar, toplumsal nizam ve birliği yok eden rekabet ve üstünlük yarışının adalet ve muhabbet erdemleriyle ortadan kaldıracağını ileri sürerler. Onlara göre, toplumsal birlik ya adalet erdemiyle ya da muhabbet erdemiyle sağlanabilir. Ne var ki, bu iki erdemin de uygulanabilmesi için insani toplanmanın doğal uzantısı olan mülke ihtiyaç vardır. Bu çalışma, kendilerine özgü tarzlarla toplumsal birliği tesis eden adalet ve muhabbet erdemlerini, mülk kavram ve olgusunu merkeze alarak inceleme iddiasındadır.
İbn Miskeveyh’ten Tusî’ye, ondan Devvânî ve Kınalızâde’ye kadar, İslam ahlak filozoflarının toplumsal-siyasal tezlerinin temelini birlik düşüncesi oluşturur. Adı geçen filozofların temsil ettiği düşünce geleneğine göre, toplumsal-siyasal yaşam, çatışma, çekişme ve sürtüşme anlamlarına gelen farklılık ve çokluk yerine düzen, uyum, ahenk ve istikrarın işareti olan birlik ilkesine ulaşmak ister. Filozoflar, doğası gereği toplumsal ve medeni olan insanın, kendi türüyle birlikte yaşaması gerektiğini, bu birlikteliğin de davranış, eylem ve düşünce bakımından birlikle sağlanacağını ifade ederler. Ancak insani arzular farklı ve çeşitli olduğu için yetkinlik amacıyla bir araya gelen insanlar arasında rekabet ve üstünlük (galebe çalma) yarışı ortaya çıkar. Bu durum, insani toplanmanın toplumsallık ve medeniyet seviyesine ulaşmasına engel olur. Dolayısıyla, insanın birlik içerisinde toplumsallık ve medeniyetine seviyesine ulaşmasına engel olan rekabet ve üstünlük yarışını ortadan kaldırmak gerekir. Filozoflar, toplumsal nizam ve birliği yok eden rekabet ve üstünlük yarışının adalet ve muhabbet erdemleriyle ortadan kaldıracağını ileri sürerler. Onlara göre, toplumsal birlik ya adalet erdemiyle ya da muhabbet erdemiyle sağlanabilir. Ne var ki, bu iki erdemin de uygulanabilmesi için insani toplanmanın doğal uzantısı olan mülke ihtiyaç vardır. Bu çalışma, kendilerine özgü tarzlarla toplumsal birliği tesis eden adalet ve muhabbet erdemlerini, mülk kavram ve olgusunu merkeze alarak inceleme iddiasındadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 15, 2022 |
Submission Date | January 3, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 1 Issue: 75 |
Philosophy World is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.