Bu makalenin konusu, Ebû Hâmid İsfizârî’nin elimize ulaşan nihai kitabı Fî mesâilü’l-umûri’l-İlâhiyye’deki metafizik görüşleri ve Tanrı kanıtlamasıdır. Bildiğimiz kadarıyla filozof hakkında Türkiye’de yapılan akademik bir çalışma olmadığı gibi Diyanet İslâm Ansiklopedisinde de madde başlığı yoktur. Makalenin amacı filozofun ülkemizde tanınması yönünde girişimde bulunmaktır. Devrinin önemli filozoflarından birisi olmasına rağmen İsfizârî’nin hayatı hakkında neredeyse hiçbir bilgi yoktur. İbn Sînâ ismini vererek onun ahlaka dair bazı görüşlerini eleştirmiştir. Hanefî kelamcı Ebü’l-Yüsr Pezdevî ise Kindî’yle birlikte onun ismini anarak filozofların tevhit hakkındaki genel görüşlerine şiddetle karşı çıkmıştır. Yetkin bir matematikçi ve fizikçi olan İsfizârî, ismi geçen eserinde Eflâtun, Aristoteles, Batlamyus, Galen, Proclus ve Yahya en-Nahvî gibi antik filozofların adını anmakla beraber temelde Meşşâî ve Yeni Eflâtuncu bir çizgide felsefe yapar. O, değeri açısından ilimleri ilahiyat, matematik ve fizik; öğrenim açısından ise -en iyi bilinenden en az bilinene doğru- fizik, matematik ve ilahiyat şeklinde sıralar. İsfizârî’ye göre ilahiyat/hikmet konuları nazarî ve amelî olmak üzere ikiye ayrılır ve her ikisinin gayesi de iyi olana ulaşmaktır.
İsfizârî metafizik ilmini tevhit ilmi olarak tanımlar ve temel konusunu Tanrı’nın varlığı ve birliğini ispat etmek olarak belirler. Tanrı, gerçek mevcut ve nur olarak bütün her şeyin kendisinde sona erdiği nihai sebep ve gerçektir. İsfizârî’nin, Tanrı’nın cevher olup olmadığı meselesinde kafası karışık gibidir. Ayrıca Tanrı ile âlem arasında bina ile ustası arasındaki gibi bir ilgi yoktur bilakis Tanrı madde ve sûreti birleştiren tam faildir.
Tanrı’nın varlığı ancak âlem ve ontolojik zorunluluk vasıtasıyla ispat edilebilir. Bununla beraber Tanrı işaretle gösterilemediği, insan da sınırlı olduğu için Tanrı’nın mâhiyeti insanın bilgi alanının dışındadır. Yani Tanrı üzerine burhan getirilemez ve o, ancak olumsuzlama yöntemiyle tanıtılabilir. İsfizârî Tanrı’yı hareket delili üzerinden ispat eder. Şöyle ki, yatay ve dikey bütün hareketler, başka nedenlere ve hareketlere bağlı ve muhtaçtır. Feleklerin hareketleri nihayetinde dikey boyutta Tanrı’ya dayanır. Başka bir deyişle -Aristoteles’in de kabul ettiği gibi- felekler İlk Nedene ulaşmayı arzuladıkları için hareket ederler. Bu arzu şehvet, öfke ve iradenin meydana getirdiği istekten farklı olarak ilâhî payı ve sonsuzluğu elde etme yönünde gelişir. İsfizârî, dikey yönde bütün hareketlerin ilk muharrike dayandığını ispatlamak için teselsülün geçersizliğini göstermeye çalışır ve bunu meşhur taraf/uç delilini zikrederek yapar. Buna göre sıra düzenli nedenler zincirinin baş, son ve orta taraflarının olması gerekir. Baştaki ilk neden, ortadakiler bir açıdan neden bir açıdan nedenli iken zincirin son tarafında bulunan sadece nedenlidir.
İsfizârî, yoktan yaratma fikrini “madum şeylerin varlıklarından önce ilâhî ilimde mevcut olmaları” şeklinde yorumlar. Buna göre Tanrı, katında saklı sûretleri ortaya çıkaran bir sanatkâr gibidir. O, bu düşüncesiyle şeylerin “mücerret sûretler ve zâtlarıyla kaim türlerden” oluştuğu fikrine sahip olan Eflâtun’dan ve “şeylerin dış dünyadaki şahıslarıyla kaim olduğunu” savunan Aristoteles’ten ayrılır. Yaratma daha çok müslüman filozofların ibdâ kavramıyla karşıladıkları gaybdan şehadete doğru gerçekleşen bir meydana geliştir. Ayrıca yaratılış insan iradesine benzeyen Tanrısal bir iradenin ürünü değil, Tanrı’nın ezelî olarak cömert olmasının bir sonucudur ancak bu durum âlemin ezeli olmasını gerektirmez. Bu noktada o; Yahya en-Nahvî’yi Proclus’u yanlış anladığı için eleştirir.
Nefis, zamanla meydana gelen fizik dünyanın sonunda ortaya çıkar ve akıl, insanî nefsin meydana gelmesiyle ona dışarıdan verilir. İsfizârî bütün bilgileri apriori bilgilere dayandırır; aklın nurunu ışığa benzetir, bütün düşünülürlerin Tanrı’yla bilinebileceğini söyler ve insan nefsini soyut ile somut evren arasında bağlantı kurucu olarak kabul eder. Hâsılı İsfizârî, güçlü bir Aristoteles takipçisi olsa da o İlk Muharriki varlık veren ve meydana getiren olarak yorumlar.
İslâm Felsefesi Ebû Hâmid İsfizârî Metafizik Tanrı Hareket Delili.
Notion of the present article is metaphysical theory and the proof for the existence of God in Ebū Hāmid İsfizari's book Fi mesāilü'l-umuri'l-İlāhiyye, the ultimate book of his we have. To our knowledge, as there is no academic study in Turkey about the philosopher, there is no article title about him in DIA. The purpose of the article is to make an attempt on making the philosopher gain recognization. Although he is one of the most outstanding philosophers of his own age, we have little to no information about Isfizārī's life. Avicenna criticized some of his views regarding to ethics by addressing his name. Hanafī teologian Ebu'l-Yusr Pezdevī strongly opposed Isfizārī 's and Kindī's general opinions regarding to tawhid. Isfizārī who is a competent mathematician and physicist, besides mentioning ancient philosophers such as Platon, Aristoteles, Ptolemy, Galen, Proclus and John Philoponus, he basically philosophizes along the lines of Peripatetic philosophy and Neo-Platonism in his aforesaid work. He sorts the disciplines in terms of the value like; theology, mathematics and physics, and in terms of learning; -from the most known to the least known- physics, mathematics and theology. According to Isfizārī, subjects of theology split in two groups; theoretical and practical subjects and both of them aim to reach the good.
Isfizārī descripes metaphysics discipline as tawhid discipline and determines its fundamental issue as the proof for the existence and oneness of God. God is the ultimate reason and truth in which everything dies in and genuine entity and divine light. Isfizārī seems to be wooly-minded about whether God is substance or not. In addition, the relation between God and the universe is not similar to the relation between a building and its constructor rather God is the doer that compounds all the articles and forms.
God's existence can merely be proven through the universe and ontological obligation. However God can't be pointed at and the man is restricted thus God's entity is trancendental. In other words one cannot show evidence about God and he only can be known through negation method. Isfizārī proves God's existence by using motional evidence. Namely, all horizontal and perpendicular movements are dependant and connected to other reasons and movements. Eventually, movements of orbits, in vertical size, rely on God himself. In other saying -as Aristo accepted too- orbits move because they desire to reach the First Cause. This desire is different from the wish that contains lust, rage and willpower and it develops towards reaching the divine part and eternity. Isfizārī tries to show the invalidity of infinite regress in order to prove that in vertical size, every movement relies on the first driving power. And he mentions renowned evidence called '' bilateral''. According to this evidence, the chain of regular reasons has to have initial, final and central aspects. Initial first reason and central ones are; in one regard a reason and in another regard have reasons.
Isfizārī descripes the idea of creating out of nothing as ''presence of non-existent things in divine knowledge even before they exist''. Accordingly, God is similar to an artist that unveils hidden forms. He diverges from Platon who thinks that things consist of ''absolute forms and self-perpetuating kinds'' and from Aristo who advocates ''things exist with selves in external world''. Creation is further a nascence that occurs from unseen to seen and Muslim philosophers mention it as the concept of “ibdā”. Moreover, creation is not an outcome of an olympian willpower which is similar to human willpower, in fact it is the sum of God's external generosity but this situation does not necessarily make the universe eternal. At this point, he criticizes John Philoponus for he mistaken Proclus.
The soul emerges at the end of external world and intellect is given to it after human soul emerges. Isfizārī relies all the information to a priori information; compares intellect's light to divine light, says everything can be known with God and accepts human soul as a bridge between abstract and concrete universe. In conclusion even though Isfizārī is a strong follower of Aristo, he descripes First Driving Power as the one creates and generates.
Islamic Philosophy Ebū Hāmid Isfizārī Metaphysics God Motion Evidence.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 28 Sayı: 1 |
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.